Saturday, October 21, 2006

DENIZ TICARETI HUKUKU

DENIZ TICARET HUKUKU,
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK 816 vd. da düzenlenmiştir. Deniz Hukuku, gemi trafiğinin ortaya çıkan risk ve problemler ile ilgilenen hukuk dalıdır. Söz konusu risk ve problemlerin, büyük ölçüde ticari karakteri yanında kendine has özellikleri nedeni ile ayrı bir hukuk dalı olarak düzenlenmiştir. Deniz Hukuku, birçok hukuk dalı ile ilgili komple bir yapı gösterir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
DENIZ TICARET HUKUKU, Deniz Hukukuna göre daha dar kapsamlıdır ve önemli ölçüde özel hukuka ilişkin menfaat çatışmaları ile ilgisi ve ticari karakteri nedeni ile TTK da düzenlenmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Deniz hukuku, Roma Hukuku dışında gelişmiş ve doğrudan doğruya deniz yolculuğunun gerçeklerinden kaynaklanmıştır, bu açıdan “sui generis” niteliktedir. Aynı zamanda politik ve sosyal değişimlerin dışında kalarak geleneksel bir yapı oluşturmuştur. Bu neden ile denizcilikte örf ve adet kuralları uygulana gelmiş ve kanunlaştırma hareketlerine de kaynak teşkil etmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Deniz Hukuku kuralları büyük ölçüde uluslar arası niteliktedir. Geleneksel nitelikte yapıya uygun olarak gerçekleşen uluslar arası konvansiyonlar büyük ölçüde ulusal hukuklarında kaynağını oluştururlar. Gelişme hem sigorta hukuku hem de kıymetli evrak hukuku ile bağlantılıdır. Deniz Ticareti sigorta olmaksızın fiilen yapılamaz.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Deniz Hukuku iki ana başlığa ayrılır;
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Deniz Kamu Hukuku
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Deniz Özel Hukuku
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
DENIZ TICARET HUKUKU, özel hukuktaki denizlerde gerçekleşen gemi trafiği ile ilgili düzenlemeleri kapsar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

DENIZ TICARET HUKUKUNUN KAYNAKLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->TTK. M. 816 vd.
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Kabotaj K. ; 1926 tarihli bu kanuna göre; Türk kıyılarının bir noktasından diğer bir noktaya yük ve yolcu nakletmek ve kıyılarda, limanlar içinde ve arasında römorkaj ve pilotaj ve hangi nitelikte olur ise olsun bütün liman hizmetlerini fiilen ifa yalnız Türk bayrağını taşıyan gemi ve taşıtlara hasredilmiştir.
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Limanlar K.
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında K.
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Deniz İş K.
<!--[if !supportLists]-->6- <!--[endif]-->Karasuları K.
<!--[if !supportLists]-->7- <!--[endif]-->Sahil Güvenlik Komutanlığı K
<!--[if !supportLists]-->8- <!--[endif]-->Gemi_____ Resmi K.
<!--[if !supportLists]-->9- <!--[endif]-->Turizmi Teşvik K.
<!--[if !supportLists]-->10- <!--[endif]-->Tüzükler;
<!--[if !supportLists]-->A- <!--[endif]-->Gemi Sicili Nizamnamesi
<!--[if !supportLists]-->B- <!--[endif]-->Gemi adamlarının Yeterliliği ve Sayısı ile ilgili Tüzük
<!--[if !supportLists]-->C- <!--[endif]-->Denizlerde Çatışmayı Önleme Tüzüğü
<!--[if !supportLists]-->D- <!--[endif]-->Boğazlar Tüzüğü; 1998 tarihli bu tüzük boğazlardaki trafiği düzenler. Hem kamu hukuku hem de özel hukuk açısından önemli bir tüzüktür. Montrö Söz. Uyumu açısından uluslararası alanda tartışılan bir tüzüktür.
<!--[if !supportLists]-->11- <!--[endif]-->Uluslar arası Konvansiyonlar (Milletlerarası Antlaşmalar), Deniz Hukuku alanında uluslararası antlaşma niteliğinde birçok metin bulunmaktadır ve bu metinler iç hukuk düzenlemelerine dayanak teşkil etmektedirler.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK. m. 816/I - Tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması, denizde hareket etmesi imkanına bağlı bulunan ve pek küçük olmayan her türlü tekne "Gemi" sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
GEMİNİN UNSURLARI:
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Tekne; içi boş, oyuk, suda yüzme yeteneği bulunan cisim anlamındadır. Bu yüzden sal gemi değildir.
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Denizde Hareket Kabiliyeti; TTK. 816 vd. maddelerin uygulanabilmesi için yolculuğun devamlı suretle denizde geçmesi şart olmamak ile birlikle ağırlıklı olarak denizde geçmesi gerekli ve yeterlidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
İç su gemileri ile yapılan taşımalar TTK.m.762 vd (Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi) hükümlerine tabidir. Bu neden ile bir gemi yüzer otel olarak kullanılıyorsa TTK. anlamında gemi niteliğini kaybeder. Deniz uçakları da TTK. anlamında gemi değildir. Bir gemi römorkör ile çekiliyor ise geçici nitelikteki bu işlem gemi niteliğini etkilemez ancak geminin onarılmaz nitelikte ve denizde hareket kabiliyetini yitirmesine neden olacak şekilde hasara uğraması halinde artık gemiden değil enkazdan söz edilir.
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Denize Açılabilecek ve Denizdeki Tehlikelere Karşı Koyabilecek Büyüklükte Olma,
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->Tahsis Edildiği Gayeye Uygun Şekilde Kullanılabilmesinin Denizde Hareket Edebilme Yeteneğine Bağlı Olması; Bu neden ile kıyıya bağlanmış, otel lokanta olarak kullanılan gemiler TTK anlamında gemi olma niteliklerini yitirirler. Buna karşılık Buz kıranlar, Yüzen vinçler denizde hareket etmelerini gerektiren bir amaca yönelik oldukları için hukuki açıdan gemi sayılırlar. Yüzen havuzlar da ilke olarak gemi sayılmazlar. Kıyı ötesi yüzen platformlar da tahsis edildikleri amaç denizde hareket etmelerine bağlı ise gemi sayılırlar
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Hovercraft; Hem karada hem de denizde gidebilen bu araçlar İngiliz Hukukuna göre, yolcu ve bagaj taşıma açısından hava taşıma hukukuna, eşya bakımından deniz taşıma hukukna tabidirler.
Kıyı/Nehir gemileri, deniz risklerine karşı da dayanıklı iseler TTK anlamında gemi sayılırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ TÜRLERİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Hukuki açıdan gemiler “Deniz Gemisi” ve “İç su Gemisi” olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bu ayrımda temel ölçüt geminin fiilen tahsis edildiği amaçtır. Eğer gemi deniz trafiğine tahsis edilmiş ise Deniz gemisi, iç ss trafiğine tahsis edilmiş ise İç su gemisi sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Deniz gemileri de kendi aralarında “Ticari Gemiler” ve “Ticari Olmayan Gemiler” şeklinde ikiye ayrılırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 816 - Tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması, denizde hareket etmesi imkanına bağlı bulunan ve pek küçük olmıyan her türlü tekne "Gemi" sayılır.
Denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin nam ve hesabına kullanılırsa kullanılsın, "Ticaret gemisi" sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Ticaret Gemisi; Denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin nam ve hesabına kullanılırsa kullanılsın, "Ticaret gemisi" sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sürekli olarak kazanç elde etmek amacı ile yük veya yolcu taşıyan bir geminin fiilen yük taşımakta kullanılması halinde ticaret gemisi söz konusu olacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Denizde kazanç getiren işler; Ücret karşılığı yük ve/veya yolcu taşıma römorkaj, kurtarma gibi deniz hizmetleridir. Buna karşılık spor, eğitim, bilim araştırma faaliyetlerinde kullanılan gemiler ticari gemi değildirler. Ancak bu ikinci tür gemiler de arızi olarak fiilen ücret karşılığı yük ve/veya yolcu taşır iseler o arızi sefer yönünden ticaret gemisi sayılırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Ticari Olmayan Gemiler; Denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilmeyen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılmayan gemilerdir. Bunlar münhasıran bir kamu hizmetine tahsis edilen veya fiilen kamu hizmetinde kullanılan gemilerdir.(Gümrük, Sahil muhafaza gemileri vb.). Donanmaya ait savaş gemileri ve destek gemileri de ticari olmayan gemilerdir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Münhasıran kamu hizmetine tahsis edilen gemiler, gemi siciline tescil edilmezler. Bunun dışında kalan ticari olmayan gemilerin gemi siciline tescili maliklerinin iradesine bağlıdır.
Bu ayrımın önemi;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 822 - Hususi kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanunun hükümleri ticaret gemileri hakkında tatbik olunur.
Ancak:
1. Donatanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyetine mütaallik 947 nci madde ile 948 inci maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendi, bu kitabın gemi, kaptan ve gemi alacaklıları hakkındaki fasılları ile deniz ödüncü, çatma, kurtarma ve yardım hakkındaki kısımları; yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi münhasıran gezinti, spor, eğitim, öğretim ve ilim gayelerine tahsis edilmiş gemilere;
2. Donatanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyetine mütaallik 947 nci madde ile 948 inci maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendi, bu kitabın çatma, kurtarma ve yardıma dair kısımlariyle mahdut mesuliyete mütaallik 1236 ncı maddenin son fıkrası hükmü munhasıran bir amme hizmetine tahsis edilen
devlet gemileriyle donanmaya bağlı harb gemilerine ve yardımcı gemilere;
3. Bayrak, gemi sicilli ve inşa halinde gemiler üzerindeki haklara mütaallik hükümler, yabancı bir devlet veya onun tebaası hesabına Türkiye'de inşa olunan gemilere;
dahi tatbik olunur.

GEMİ NİTELİĞİNİN KAYBEDİLMESİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
III - Tamir kabul etmez gemi, tamire değmez gemi:
TTK.m.818 - Denize elverişsiz hale gelmiş olan bir gemi bu kanunun tatbikı bakımından:
1. Tamiri hiç veya bulunduğu yerde mümkün değilse ve tamir edilebileceği bir limana götürülemezse "Tamir kabul etmez gemi";
2. Tamir masrafı geminin, eski ve yeni farkı gözetilmeksizin, önceki değerinin dörtte üçünü aşacaksa, "Tamire değmez gemi";
sayılır.
Önceki değer, denize elverişsizlik bir yolculuk sırasında meydana gelmişse, geminin yolculuğa çıkarken haiz olduğu değerden; diğer hallerde ise, gemi denize elverişsiz hale gelmeden önce haiz olduğu veya gereği gibi donatılmış olması halinde haiz olacağı değerden ibarettir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Her şeyden önce kurtarılamayacak bir şekilde batan veya tamir kabul etmez hale gelen tekne gemi niteliğini kaybeder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.818’e göre; Tamiri hiç mümkün olmayan veya bulunduğu yerde mümkün olmayan ve tamir edileceği limana götürülemeyen gemi “Tamir kabul etmez gemi” dir. Tekne bu şekilde gemi niteliğini kaybedince enkaz haline gelir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Denizde hareket etmeyi gerektiren amaca tahsis edilme unsuru, sürekli olarak ortadan kalkan tekne de gemi niteliğini kaybeder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİNİN ESASLI KISMI VE TEFERRUATLAR

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin hareket ve yönetim kabiliyeti için önemli kısımlar geminin esaslı kısımları ve teferruatlarıdır. Geminin teknesi, makine donanımı, dümeni, kazanı vb. Bu esaslı kısımlar dışında gemiden kolayca ayrılabilen ama geminin seyrüseferi için zorunlu unsurlar da vardır, zincirler, filika vb. Bu şekilde gemiden ayrılabilen zorunlu parçalara “Teferruatlar” denilir. Ayrılamayacak nitelikteki parçalar “Tamamlayıcı parçalar” dır. Tamamlayıcı parçalar (mütemmim cüzler) geminin kaderini izlerler.(Bağımsız bir ayni hakkın konusu olmazlar.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin mülkiyetinin devri halinde gemi mülkiyeti ile birlikte kazanma anında var olan teferruatın mülkiyeti de devralana geçer. Ancak aksi kararlaştırılabilir. Tamamlayıcı parça ve teferruat dışındaki şeylerin devrin kapsamı dışında kalması için anlaşmanın varlığı gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.869’a göre; filikalarda geminin teferruatlarıdır. Tereddüt halinde “gemi demirbaş defteri”nde sayılan şeyler teferruat sayılırlar.
Geminin teferruatı:
TTK.m.869 - Taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça, iktisap eden, geminin mülkiyeti ile birlikte, iktisap anında mevcut ve temlik edene ait olan teferruatın mülkiyetini de iktisap eder.
Temlik neticesinde, temlik edene ait olmayan veya üçüncü şahıslara ait haklarla takyit edilmiş bulunan teferruat da iktisap edenin zilyetliğine geçerse, Medeni Kanunun 687, 901, 902 ve 904 üncü maddeleri tatbik olunur. İktisap edenin hüsnüniyeti hususunda zilyetliği elde ettiği an esas ittihaz edilir.
Filikalar da geminin teferruatındandır. Tereddüt halinde, gemi demirbaş defterinde yazılı şeyler teferruattan sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİNİN AYIRT EDİCİ UNSURLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Geminin Adı:
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
I - Seçme serbestisi:
TTK.m. 830 - Geminin ilk Türk maliki, gemiye dilediği adı vermekte serbesttir. Şu kadar ki; seçilen ad iltibasa mahal bırakmayacak surette başka gemilerin adlarından farklı olmalıdır.
Gemi tasdiknamesi verilmiş olan bir geminin adı Münakalat Vekilinin izniyle değiştirilebilir.
II - Tekne üzerine yazılma mecburiyeti:
TTK.m. 831 - Sicile kayıtlı bir geminin bordalarının her iki tarafına adı, kıçına da adı ile bağlama limanı; silinmez, bozulmaz ve çok okunaklı harflerle yazılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler için kanuni bir ad koyma zorunluluğu bulunmamakla beraber, geminin sefere çıkabilmesi için gerekli belgelere adının yazılması zorunluluğu bulunmaktadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Gemi Bağlama Limanı:
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 819 - Bir geminin bağlama limanı, o gemiye ait seferlerin idare olunduğu limandır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin bağlanma limanı, genelde donatanın ticaret merkezinin bulunduğu limandır. Her geminin mutlaka bir bağlanma limanının bulunması gerekir. Gemi bağlanma limanın sicil dairesine tescil edilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bağlanma limanını da gemiye yazılması gerekir. Geminin tescil edileceği sicil dairesinin belirlenmesi açısından bağlanma limanı önemlidir. Buna karşılık gemi yabancı bir limandan idare edilecek ise veya bağlanma limanı yok ise malik gemisini istediği yer siciline kaydettirebilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bağlanma limanı, kaptanın yetkilerinin kapsamı bakımından da büyük önem taşır. Kaptanın donatanı temsil yetkisi gemi bağlanma limanında iken oldukça dar olmasına karşılık gemi seferde iken oldukça geniştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Donatanlara karşı, donatan sıfatına bağlı olarak açılabilecek davalarda sorumluluğun türü ne olur ise olsun bağlanma limanı mahkemeleri yetkilidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Tanıma İşareti:
Gemiler ile telsiz haberleşmesi için Ulaştırma Bakanlığı tarafından gemi sicil dairelerine gönderilen ve tescil sırasında gemilere verilen işarettir. Tanıma işareti de gemi siciline tescil edilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
4- Geminin Tonajı: Gemi tonajı iki anlamda kullanılır.
A- Geminin iç kapasitesi ifade eder (Alma Hacmi); birimi “Tonilato” dur. (1 tonilato = 2,83 m3)
B- Geminin ağırlığını ifade eder; birimi “ton” dur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Dead-weight (DW) ; Bir geminin yük, yakıt,ve kumanya olarak karşılayabileceği ağırlığı ifade eder birimi “ton” dur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin alma hacmine ilişkin tonajı ikiye ayrılır;
<!--[if !supportLists]-->a- <!--[endif]-->Net Tonaj; Geminin genel hacminden makine, kazan, gemi personeline tahsis edilen yerler ile yolcu ve yük bulunamayacak diğer alanların da çıkarılması ile bulunan hacimdir.Gemilere ilişkin harç ve resimler kural olarak net tonaja göre hesaplanır, bu neden ile net tonaja “rüsum tonaj” da denilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->b- <!--[endif]-->Genel Gayri Safi Tonaj; Geminin alma hacmine geminin güvertesi üzerindeki bütün tesislerin alma hacimlerinin eklenmesi ile elde edilen hacmi ifade eder. Genel Gayri Safi Tonajdan güverte altındaki yapıların hacimlerinin örneğin mutfak vb. hacminin çıkarılması ile elde edilen hacim ise “Gayri Safi Tonaj”dır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin ölçümü sonunda ölçme belgesi düzenlenerek malike verilir. Geminin tonajı geminin taşıyabileceği yolcu ve yük açısından, rüsum açısından, taşıma ücreti açısından, donatanın tonilato başına belirlenen sınırlı sorumluluğu açısından ve gemide bulunması gereken teçhizat ve gemi adamlarının tayini açısından önem taşır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Geminin Klası (Sınıfı) ;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemiler yapım tarzı, ekonomik değerleri ve teknik özellikleri yönünden sınıflandırılırlar.
Gemilerin sınıf ve değerlerinin belirlenmesi teknik bir sorundur. Geminin sınıfı hem gemi ile ilgili hukuki işlemler açısından hem de sigorta açısından önem taşır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemiler yapım aşamasından itibaren sınıflandırmayı gerektirirler bu amaca yönelik uluslar arası alanda gemileri sınıflandıran özel uzman kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Bu kuruluşlara örnek olarak “Hoyal’s Register”,“Veritas” ve “American Bureau Shipping” gibi kuruluşları sayabiliriz. Bu kuruluşlar yapım aşamasından itibaren denetimlerini gerçekleştirmekte ve gemileri sınıflandırmaktadırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu kuruluşların verdikleri belgeler fiili karine niteliğindedir. Dolayısı ile bunlar resmi belge niteliğinde olmamakla beraber itibari kurumlar tarafından verildikleri için fiili itibarları, değerleri yüksektir. Gemileri saç kaynaklarına kadar denetleyen bu kuruluşlar ile gemi sahipleri arasında genellikle sözleşme yapılır.
Sınıflandırma (tasnif) kurumlarının sorumlulukları var mıdır?
Sınıflandırma (tasnif) kurumlarının yaptıkları sözleşmeler kural olarak istisna sözleşmesi niteliğindedir.Sorumsuzluk kayıtları istisna sözleşmesi kapsamında değerlendirilir. Tasnif kurumlarının verdikleri bilgiler ve gemi klas belgesinin gerçeğe uygun olmaması nedeni ile 3, kişilerin uğradıkları zararlardan doğan sorumluluk ise kural olarak kast, hile ve ağır ihmal hallerinde söz konusu olmaktadır.Dolayısı ile sorumsuzluk kayıtları bulunsa dahi kast, hile ve ağır ihmal hallerinde bu kurumların sorumlulukları doğacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİLERİN SEYRÜSEFERLERİ İLE İLGİLİ BELGELER

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemiler sefere çıktıklarında gemi yük yolcu ve gemi adamları ile ilgili belgeleri sefer süresince gemide bulundurmak zorundadırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Gemi Tasdiknamesi; Gemi sicil kaydının bir örneğidir. Gemi sicile tescil edildikten sonra gemi tasdiknamesinin düzenlenip verilmesi gerekir. Gemi Tasdiknamesinde ayrıca kanunun aradığı belgelerin ibraz edildiği ve geminin Türk bayrağını çekme hakkının bulunduğu gösterilir. Gemi malikine talebi üzerine tasdiknamenin onaylı bir örneği verilir.Kural olarak, geminin Türk bayrağını çekme hakkı olduğu gemi tasdiknamesi ile ispatlanır. Tasdikname olmaksızın Türk bayrağı çekme hakkı kullanılamaz.
TTK.m. 828 - Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme hakkını elde ederse geminin bulunduğu yerdeki Türk konsolosu tarafından Türk Bayrağını çekme hakkına dair verilecek "bayrak şahadetnamesi" gemi tasdiknamesi yerine geçer. Bayrak şahadetnamesi, tanzim edildiği günden itibaren ancak bir yıl için muteberdir; yolculuk, mücbir sebep yüzünden uzadığı takdirde müddet de uzar.
Bir Türk limanında inşa edilmiş olup da 823 üncü madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz olmayan gemilere Münakalat Vekaletince gidecekleri teslim yerine kadar muteber olmak üzere bir bayrak şahadetnamesi verilebilir.
824 üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde bayrak şahadetnamesi müsaade müddeti için muteber olmak üzere Münakalat Vekaletince tanzim olunur.
III - Muafiyet:
TTK.m. 829 - On sekiz gros tonilatodan ufak gemiler gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağını çekebilirler.
Türk bayrağını çekme hakkı gemi tasdiknamesi ile ispat edilir. Bu neden ile tasdikname yolculuk sırasında daima gemide bulundurulur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Ölçme Belgesi; Denizde Can ve Mal Koruma K. gereğince ticaret gemilerinde ölçüm belgesi bulundurulması zorunludur. Bu konu ile ilgili bir de tüzük vardır, bu tüzüğe göre; Gemilerin tonajı resmi makamlarca tespit edilir. Gerek sorumluluk gerek ise alınacak vergi resim ve harçlar açısından ölçme belgesi esas alınır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Denize Elverişlilik Belgesi;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 817 - Tekne, umumi donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun (Tamamıyla anormal tehlikeler hariç) deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan bir gemi "Denize elverişli" sayılır.
Denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun (Tamamıyla anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli vasıfları haiz bulunduğu takdirde "Yola elverişli" sayılır.
Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanunun hükümleri mahfuzdur
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kural olarak gemilerin elverişliliğine ilişkin denetim yılda en az 1 kez yapılır ve “denize elverişlilik belgesi” olmayan gemilerin yola çıkmasına liman makamlarınca izin verilmez.
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->İzin Belgesi; Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanunun hükümlerine göre; sefere elverişlilik belgesi olmayan veya süresi bitmiş olan ticaret gemilerinin sefere çıkmasına izin verilmez ve izin belgeleri iptal edilir. Dolayısı ile geminin yola çıkabilmesi için gerekli tüm şartları yerine getirmiş olduğu tespit edilince liman makamları tarafından gemiye izin verilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Gemi adamlarının Sayı ve Yeterlilikleri Belgesi;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->6- <!--[endif]-->Sağlık Patentası; Bu belge gemide bulaşıcı hastalık olmadığını gösterir ve Umumi Hıfzısıhha K. göre alınması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->7- <!--[endif]-->Emniyet Belgeleri; Özellikle uluslararası sefer yapan gemilerde yükleme sınırları telsiz cihazları ile ilgili belgelerin bulunması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->8- <!--[endif]-->Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->9- <!--[endif]-->Gemi adamları Ehliyetnameleri;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->10- <!--[endif]-->Manifesto ve Hamule Defteri; Manifesto gemideki bütün yükün yani “Hamule”nin cins ve miktarını gösteren listedir. Bu liste kaptan ya da temsilcisi tarafından imzalanır ve gümrük idarelerine ibraz edilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->11- <!--[endif]-->Gemi Jurnali; Sefer sırasında gemide gerçekleşen olayların günü gününe kaydedildiği defterdir. Gemi jurnali Kaptanın gözetimi altında 2.Kaptan tarafından tutulur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->12- <!--[endif]--> Sorumluluk Sigortası Sertifikası; Bu sertifika özellik ile deniz kirlenmesi zararlarına karşı teminat niteliğindedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
BAYRAK ÇEKME HAKKI VE MUHAFİYETİ (Geminin Milliyeti)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 823- Her Türk gemisi Türk Bayrağı çeker.
Yalnız Türk vatandaşlarının malı olan gemi Türk gemisidir. Şu kadar ki; Türk kanunları uyarınca kurulup da:
1. Hükmi şahsiyeti haiz olan teşekkül, müessese, dernek ve tesislerin malı olan gemiler, idare uzvunu teşkil eden şahısların ekseriyeti Türk vatandaşı olmak;
2. Türk ticaret sicilline tescil edilmiş ticaret şirketlerinin malı olan gemiler, şirketi idare ve temsil etmeye salahiyetli olanların ekseriyeti Türk vatandaşı olmak ve şirket mukavelesine göre rey ekseriyeti Türk ortaklarda
bulunmak, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ayrıca hisse senetleri nama yazılı ve ahara devri şirket idare meclisinin iznine bağlı bulunmak;
şartlariyle Türk gemisi sayılırlar.
Türk ticaret sicilline tescil edilen donatma iştiraklerinin malı olan gemiler, payların yarısından fazlası Türklere ait ve gemi müdürü de Türk vatandaşı olmak şartiyle Türk gemisi sayılırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bayrak çekmek hem bir hak hem de bir yükümlülüktür. TTK.m.823’e göre; Her Türk gemisi Türk bayrağı çeker. Bu açıdan geminin de milliyeti vardır. Her şeyden önce denizdeki geminin sefer güvenliği açısından mensup olduğu devlet denetimine tabidir. Ayrıca uyuşmazlıklarda geminin bağlı olduğu devlet hukuku esas alınır. Vergi ve mali yükümlüklüler açısından da geminin milliyeti önem arz eder. Kabotaj K. açısından da geminin milliyetinin büyük önemi vardır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 823’e göre; kural olarak sadece Türk vatandaşlarının malik oldukları gemiler Türk gemisidir. Buna göre, gemi üzerindeki mülkiyetin birden fazla gerçek kişiye ait olması halinde maliklerin hepsinin Türk olması gerekir. Eğer donatma iştirakı söz konusu ise, iştirakın Ticaret siciline tescili ve gemi paydaşlarının yarısından fazlasının ve Gemi Müdürü’nün Türk vatandaşı olması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tüzel kişilere ait gemiler açısından ise, Tüzel kişinin Türk kanunlarına göre kurulması, yönetim kurulunu oluşturan kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması ve TTK.m.823’de sayılan şartların gerçekleşmesi gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kural her Türk gemisinin Türk bayrağı çekmesi iken bu kuralın istisnaları TTKm.824’te düzenlenmiştir.
TTK.m. 824- Bir Türk gemisi, yukarki maddede yazılı vasıfları haiz olmayan bir şahsa en az bir sene müddetle kendi namına işletmek üzere bırakılmış olursa malikin talebi üzerine Münakalat Vekaleti (Ulaştırma Bakanlığı) en çok iki yıl müddetle geminin yabancı bir bayrak çekmesine, o memleket kanunları müsait olmak şartiyle, izin verebilir.
Bu izin bitmedikçe veya kanuni sebeplerle geri alınmadıkça gemi Türk Bayrağı çekemez.
Türk gemisi olmayan bir gemi, yukarki maddede yazılı vasıfları haiz olan bir şahsa en az bir sene müddetle kendi namına işletmek üzere bırakılmış olursa Münakalat Vekaleti, malikin muvafakati olmak ve Türk mevzua-
tının kaptan ve gemi zabitleri hakkındaki hükümlerine riayet olunmak ve yabancı kanunda da mani bir hüküm bulunmamak şartiyle geminin en çok iki sene müddetle Türk Bayrağı çekmesine izin verebilir. Bu gemiler Münakalat Vekaletince hususi bir sicille kaydolunur.
TTKm.824’e göre; bir Türk gemisinin Türk bayrağını çekme yetkisini kaybetmesi halinde özellikle Türk vatandaşı olmayan kimselere devredilmesi, işletilmesi için bırakılması hallerinde TTKm.824’teki şartlar ile gemiye yabancı bayrak çekilebilecektir ve bu süre boyunca Türk bayrağı çekilemeyecektir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTKm.824’teki temel şart; Geminin en az 1 yıl süre ile yabancı kişi ya da kişilere kendi adlarına iştetilmek üzere bırakılmasıdır. Bu halde, Ulaştırma Bakanlığının izni ile Türk’e ait gemiye yabancı bayrak çekilebilir.(Burada mülkiyetin devri söz konusu olmaksızın kendi adına işletmesi için yabancıya bırakma söz konusu.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTKm.824/III’e göre de; Türk gemisi olmayan bir gemi, Türk gemisine malik olabilme şartlarına sahip gerçek ve tüzel kişiye kendi adına işletmek üzere en az 1 yıl için bırakılır ise yine Ulaştırma Bakanlığının izni ile en çok 2 yıl Türk bayrağı çekilebilir.(İstisnalar geminin işletilmesine ilişkin dikkat!)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

TÜRK BAYRAĞI ÇEKME HAKKI NASIL İSPATLANIR?

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
I - Gemi tasdiknamesi:
TTK.m. 827 - Geminin Türk Bayrağını çekme hakkı, gemi tasdiknamesi ile ispat olunur.
Gemi tasdiknamesi alınmadıkça, Türk Bayrağını çekme hakkı kullanılamaz.
Gemi tasdiknamesi veya bunun sicil memurluğunca tasdik edilmiş bir hulasası yahut bayrak şahadetnamesi yolculukta daima gemide bulundurulur.
II - Bayrak şahadetnamesi:
TTK.m. 828 - Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme hakkını elde ederse geminin bulunduğu yerdeki Türk konsolosu tarafından Türk Bayrağını çekme hakkına dair verilecek "bayrak şahadetnamesi" gemi tasdiknamesi yerine geçer. Bayrak şahadetnamesi, tanzim edildiği günden itibaren ancak bir yıl için muteberdir; yolculuk, mücbir sebep yüzünden uzadığı takdirde müddet de uzar.
Bir Türk limanında inşa edilmiş olup da 823 üncü madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz olmayan gemilere Münakalat Vekaletince gidecekleri teslim yerine kadar muteber olmak üzere bir bayrak şahadetnamesi verilebilir.
824 üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde bayrak şahadetnamesi müsaade müddeti için muteber olmak üzere Münakalat Vekaletince tanzim olunur.
III - Muafiyet:
TTK.m. 829 - On sekiz gros tonilatodan ufak gemiler gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağını çekebilirler.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Finansal kiralama sözleşmesi kapsamında işletilen gemilerinde Türk bayrağı çekmesi gerekir (En az 4 yıllık finansal kiralama sözleşmesi yapılabilir.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Turizm Teşvik K. göre; TTK’ye göre Türk bayrağı çekemeyen yabancı yatlara TTK.m. 823’teki şartlara bakılmaksızın Türk bayrağı çekme izni verilmesi hakkında Turizm Bakanlığı yetkilidir ( Kabotaj K. uygulaması kısıtlanıyor.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

TÜRK BAYRAĞI ÇEKME HAKKININ KAYBEDİLMESİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Türk bayrağı çekebilmek için aranan şartların ortadan kalkması ile bu hak sona erer. Bu konuda TTKm.826’da donatma iştirakı ile ilgili özel bir durum düzenlenmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 826 - Bir donatma iştirakinde geminin yarısından fazlasına sahip olan müşterek donatan veya donatanlar Türk vatandaşlığını kaybeder yahut payları temlikten başka suretle yabancıya geçerse gemi bir sene müddetle Türk Bayrağını çekme hakkını muhafaza eder. Ancak, bu müddetin altı ayı geçtikten sonra gemi-
nin en az üçte birine sahip olan diğer müşterek donatanların ekseriyetle verecekleri karar üzerine sicil dairesinden o gemi payının sahibi hesabına açık artırma ile satılması istenebilir. Artırmaya, satış talebinde bulunanlar dahi girebilirler. İhale, ancak bir Türk vatandaşına yapılabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ SİCİLİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi sicili gemilerin kaydedildiği sicildir. Türk Medeni K. yönünden resmi sicil niteliğindeki gemi sicili hakkında TMK.m.7 deki karine de geçerli olacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
A) Umumi hükümler:
I - Sicil memurlukları ve bölgeleri:
TTK.m. 839 - Türk gemileri için hükümetin münasip göreceği yerlerde gemi sicilleri tutulur.
Gemi sicilleri, liman reisliği nezdinde çalışan sicil memurları tarafından o yer asliye hukuk mahkemesinin nezareti altında tutulur. 26 ncı maddenin 2 nci fıkrası hükmü bu hususta da tatbik olunur.
Medeni Kanunun 1007 nci maddesi gemi sicilleri hakkında da caridir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2. Sorumluluk
TMK.m. 1007.- Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.
Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.
Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
18 grostonilatoluk ve daha büyük ticari gemi maliki tescil talebinde bulunmaya mecburdur. Bu açıdan TTK. da tescil açısından gemiler üçlü bir tasnife tabidirler ; tescili mecburi gemiler, tescili mecburi olmayan gemiler ve tescili caiz olmayan gemiler.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tescili ihtiyari gemiler; 18 grostonilatodan küçük ticari gemiler, yatlar araştırma, eğitim spor gezinti gibi amaçlara tahsis edilen gemilerin tescili ihtiyaridir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tescili caiz olmayan gemiler; Donanmaya mensup harp gemileri ve sadece kamu hizmetine tahsis edilmiş devlet ve diğer kamu tüzel kişilerine ait gemiler gemi siciline tescil edilmezler. TTK.m. 847’e göre de; Gemi, yabancı bir gemi sicilinde kayıtlı bulundukça Türk gemi siciline tescil olunamaz
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 847- Gemi, yabancı bir gemi sicilinde kayıtlı bulundukça Türk gemi siciline tescil olunamaz. Lüzumu halinde böyle bir kaydın mevcut olmadığını kuvvetle muhtemel gösterecek vesikaların ibrazı lazımdır.
844 üncü madde gereğince tescili mecburi olan bir gemi yabancı bir gemi sicilinde kayıtlı ise malikin bu kaydı terkin ettirmesi ve keyfiyeti tevsik eylemesi lazımdır; imkansızlık halinde bundan sarfınazar olunabilir.
TTK.m. 841’e göre Gemi, bağlama limanın tabi olduğu sicil dairesince tescil olunur.Bir geminin seferleri yabancı bir limandan idare edilecekse veya bağlama limanı yoksa maliki gemisini dilediği yer sicilline tescil ettirebilir
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
II - Tescili caiz gemiler:
TTK.m. 840 - Gemi siciline, 823 üncü madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz ticaret gemileri ile 822 nci maddenin 2 nci fıkrasının 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı gemiler kaydolunur.
III - Salahiyetli sicil dairesi:
TTK.m. 841 - Gemi, bağlama limanın tabi olduğu sicil dairesince tescil olunur.
Bir geminin seferleri yabancı bir limandan idare edilecekse veya bağlama limanı yoksa maliki gemisini dilediği yer sicilline tescil ettirebilir.
Malikin Türkiye dahilinde ikametgahı veya ticari işletmesi yoksa bu kanunda yazılı hakları kullanmak ve vazifeleri yerine getirmek üzere sicil memurluğuna o bölgede oturan bir mümessil göstermesi lazımdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TERKİN (GEMİNİN SİCİLDEN SİLİNMESİ)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Eğer bir gemi kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hale gelir yahut Türk bayrağını çekme hakkını kaybeder ise talep üzerine sicilden terkin edilir. Eğer geminin tescili ihtiyari ise malik veya maliklerin talebi üzerine de terkin edilebilir.
TTK.m. 851, Talep üzerine terkin
TTK.m. 852, Resen terkin; Esaslı şartlardan biri olmamasına rağmen gemi tescil edilmiş ise ve TTK.m. 849 gereğince sicil memuruna yapılması gereken bildirim yapılmamış ise resen terkin yapılabilir ve resen terkin hak sahiplerine bildirilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
I - Talep üzerine:
TTK.m. 851 - Gemi, kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hale gelir yahut Türk Bayrağını çekme hakkını zayi ederse talep üzerine sicilden kaydı terkin olunur. Tescili ihtiyari olan gemilerin kaydı, malik veya maliklerinin talebi üzerine dahi terkin olunur.
Geminin tamir kabul etmez hale gelmesi sebebiyle kaydının terkini talep olundukta sicil memuru müseccel ipotekli alacaklıları, icabında 852 nci maddedeki ilan suretiyle, keyfiyetten haberdar ederek tayin edeceği münasip bir müddet zarfında itirazlarını bildirmeye davet eder. Müddeti içinde bildirilen itirazların varit görülmediğine dair mahkemece verilen kararın kesinleşmesi üzerine gemi kaydı terkin olunur.
Gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse kaydı ancak ipotekli alacaklıların ve gemi sicil münderecatına göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü şahısların muvafakatleriyle terkin olunabilir. Muvafakat terkin talebiyle beraber tevsik edilmemiş ise, geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği gecikmeksizin gemi siciline kaydolunur. Bu kayıt, müseccel gemi ipotekleri bahis mevzu olmadığı nispette, gemi kaydının terkini hükmündedir.
Tescili ihtiyari olan gemilere ait kayıtların maliklerinin mücerret talepleri üzerine terkin edilebilmesi için ipotekli alacaklıların ve gemi sicili münderecatına göre ipotek üzerine hak sahibi olan üçüncü şahısların muvafakatleri şarttır.
II - Re'sen:
1. Umumi şartları:
TTK.m. 852 - Esaslı şartlarından biri mevcut olmaması sebebiyle tescili caiz olmıyan bir gemi tescil edilmiş olur veya 849 uncu maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı haller sicil memurluğuna bildirilmezse 35 inci madde hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; keyfiyetin müseccel diğer hak sahiplerine de bildirilmesi lazımdır. Malik ve diğer hak sahiplerinin kimler olduğu yahut ikametgahları belli değilse terkine davet ve tayin edilen müddet 37 nci maddede yazılı gazete ile diğer münasip bir gazetede ilan edilir ve ilan kağıdı sicil memurluğu
ve mahkeme divanhanesine asılır.
Geminin kaydı ancak imtina ve itiraz sebeplerinin müddeti içinde bildirilmemesi veya bunların mahkemece varit görülmediğine dair verilen kararın kesinleşmesi halinde terkin olunabilir. Bir ipotekli alacaklı, gemi ipoteğinin el'an mevcut olduğunu ileri sürerek Türk Bayrağını çekme hakkını kaybetmiş olan bir geminin terkinine itiraz ederse kayıt terkin edilmeyip sadece geminin Türk Bayrağını çekme hakkını zayi ettiği tescil olunur.
2. Hususi haller:
TTK.m. 853 - Tescil edilmiş bir gemi hakkında yirmi yıldan beri hiçbir kayıt muamelesi yapılmamış ve Münakalat Vekaletinden alınan izahata göre de geminin artık mevcut olmadığına veya denizcilikte kullanılamayacak hale geldiğine kanaat getirilmiş olursa, gemi üzerinde ipotek veya intifa hakkı tescil edilmiş bulunmadığı takdirde, sicil memurunun teklifi üzerine mahkeme 852 nci maddede yazılı merasime hacet kalmaksızın gemi kaydının terkin edilmesine re'sen karar verir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ SİCİLİNİN FONKSİYONLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 845 - Tescil talebiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
1. Geminin adı;
2. Nev'i ve imalinde kullanılmış olan esas malzeme;
3. Bağlama limanı;
4. İnşa olunduğu yer ve kızaktan indiği yıl (Tespit edilmeleri fevkalade müşkül olmamak şartiyle);
5. Resmi ölçme neticeleri ve makine takati;
6. Geminin maliki:
a) Hakiki şahıs ise: Ad ve soyadı, varsa ticaret unvanı ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicil memurluğu ile sicil numarası;
b) Ticaret şirketi ise: Şirketin nev'i, ticaret unvanı ve tescil olunduğu ticaret sicil memurluğu ile sicil numarası;
c) Diğer hükmi şahıslardan ise: Adı ve merkezi;
d) Donatma iştirakı ise müşterek donatanların ad ve soyadları ile gemi paylarının miktarı;
7. İktisap sebebi;
8. Türk Bayrağını çekme hakkına esas teşkil eden sebepler;
9. Donatma iştirakinde, varsa gemi müdürü;
10. 841 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı halde mümessilin adı, soyadı ve adresi.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tescilin kapsamı TTK.m.845 de düzenlenmiştir ancak, gemi siclinde yer alan kayıtların hepsi aynı hukuki sonuçları doğurmaz. Bazı kayıtlar kurucu bazı kayıtlar ise bildirici niteliktedir. TTK.m. 845 gereğince yapılan gemi adı, gemi limanı bildirimi, bildirici nitelikteki kayıtlara örnektir. Aynı şekilde gemi üzerindeki mülkiyet hakkının kazanılması bakımından da (Tapu sicilinden farklı olarak) sicil kayıtları bildirici mahiyettedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Buna karşılık, gemi üzerindeki ipotek ve intifa haklarının doğumu ve yine gemi üzerindeki mülkiyet hakkının adi zamanaşımı ile kazanılmasında da sicil kurucu etkiye sahiptir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi sicili alenidir bu açıdan tapu siciline benzer.Gemi sicilindeki bazı kayıtlar yönünden de kayıtta yer alan hakların varlığı karine olarak kabul edilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi siciline malik olarak kaydedilen kişi geminin maliki sayılır. Gemi ipoteği, gemi ipoteği üzerindeki haklar intifa hakkının adına tescil edildiği kişiler de o hakkın sahibi sayılırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

KAMU GÜVENİ (AMME İTİMADI) PRENSİBİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 885 - Hukuki bir muamele ile bir geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya ipotek üzerindeki bir hakkı iktisap eden kimse lehine, gemi sicilinin muhtevası, bu haklara taallük ettiği nispette doğru sayılır; meğer ki, sicile bir itiraz kaydedilmiş veya iktisap eden suiniyet sahibi bulunmuş olsun. Hak sahibinin müseccel bir hak üzerindeki tasarruf salahiyeti muayyen bir kimse lehine tahdit edilmiş ise bu tahdit keyfiyeti iktisap eden hakkında ancak gemi sicilinde yazılı olması veya kendisinin suiniyet sahibi bulunması halinde hüküm ifade eder.
Hakkın iktisabı için tescil şart olan hallerde tescili talep tarihi hüsnüniyete esas tutulur.
Gemi sicilinde lehine bir hak tescil edilmiş olan kimseye bu hakkı sebebiyle bir edada bulunulması veya bu kimsenin üçüncü bir şahıs ile müseccel hak üzerinde bir tasarruf muamelesinde bulunması hallerinde de yukarki fıkra hükmü tatbik olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 885’e göre; Hukuki bir işlem ile bir geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya ipotek üzerindeki bir hakkı iktisap eden kimse lehine, gemi sicilinin muhtevası, bu haklara taallük ettiği nispette doğru sayılır. Ancak sicile itiraz edilmiş veya iktibap eden iyiniyetli değil ise bu korumadan yararlanamaz.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi sicilinde yer alan kayıtlar açısından kamu güveni ilkesi sadece TTK.m.885 deki hususlar açısından (mülkiyet, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya ipotek üzerindeki bir hak) açısından geçerlidir. Yani bu ilke genel değildir ve diğer gemiye ilişkin diğer hususlarda kamu güveni ilkesi geçerli değildir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yine Kamu güveni ilkesi yalnız, 885. m. sözü edilen hususlara ilişkin tasarruf işlemleri açısından geçerli olup borçlandırıcı işlemler açısından geçerli değildir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi siciline tescil edilmiş olan haklardan doğan talepler zamanaşımına uğramazlar. Bu haklar doğal olarak tescilin devamı süresince geçerlidirler. (Tazminat talepleri zamanaşımına tabidir.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bir gemi ipoteğinin tescil edilmesi de alacak hakkında zamanaşımı süresinin işlemesine engel olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
V - Müruruzaman:
TTK.m 888 - Tescil edilmiş haklardan doğan mutalebeler müruruzamana tabi değildir. Muayyen zamanda ifası lazım gelip de birikmiş olan edalarla tazminata ait mutalebeler bundan müstesnadır.
Tescil edilmiş bir itiraza mevzu teşkil eden haklar da müseccel haklar hükmündedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bir gemi ipoteğinin tescili, alacak hakkında müruruzamanın cereyanına mani olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

İNŞA HALİNDEKİ GEMİLERE MAHSUS SİCİL

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m 858 - İnşa halindeki bir gemi, ancak yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin tesisi veya yapının ihtiyati veya icrai haczinin bahis mevzuu olması halinde mahsus siciline tescil olunur.
Yapı, inşaat yerinin tabi olduğu sicil memurluğunca tescil olunur. Yapı, bu sicil memurluğunun dairesi dışındaki diğer bir yere götürülse dahi aynı sicil memurluğu salahiyetli kalır. Şu kadar ki; bu memurluk tarafından yeni inşaat yerindeki sicil memurluğuna yapının kaydedilmiş olduğu bildirilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Mahsus sicil hakkında 839 ve 842 nci maddeler hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; sicilin sayfalarını ve müstenidatını tetkik ve örneklerini talebeden kimsenin ispat etmesi lazımdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bazı ekonomik ihtiyaçlar nedeni ile henüz gemi haline gelmemiş bir yapı üzerinde gemi ipoteğinin kurulması veya ihtiyari ya da icrai haczin gerçekleştirilmesi amacı ile ayrı (özel) bir sicil tutulmuştur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yapı, inşaat yerinin tabi olduğu sicil dairesince tescil edilecektir. Tescil talebinde bulunabilecekler ise tersane sahibi ihtiyati veya icrai haciz alacaklısı ya da gemi malikidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.858/I de belirtilen amaçlar ile, inşa halindeki gemileri mahsus sicil oluşturulmuştur bu haller dışında inşa halindeki geminin tescili mümkün değildir. (Bu amaçlar dışında da tescili savunan görüşler de var.)

TÜRK ULUSLARARASI GEMİ SİCİLİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu sicil, 2. sicil şeklinde de adlandırılmaktadır. Bu sicil ile Türk denizciliğini geliştirmek ve ekonomiye katkı amaçlanıyor. Böylelikle birçok ülkeye ait geminin başka bir ülkenin 2. siciline kaydı sureti ile 2. sicil için ön görülen kolaylıklar ve ayrıcalıklardan yararlanması sağlanmaktadır.(Bu sicil özellik ile Kabotaj K. ve Vergi K. Türk gemilerine sağladığı korumacılığın kaldırıldığı ileri sürülmektedir.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ MÜLKİYETİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ MÜLKİYETİNİN KAZANILMASI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Sicile Kayıtlı bulunmayan Gemilerin Mülkiyetinin Kazanılması;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada taşınırlar hakkındaki Medeni K. hükümleri geçerlidir.(Hem geminin tamamı hem de hisse devri ile ilgili olarak.) Mülkiyet teslim veya zilyetliğin devri ile geçer . TTK.m. 867’e göre; taraflar mülkiyetin sadece sözleşme ile geçeceğini kararlaştırmışlar ise zilyetliğin devrine ihtiyaç duyulmaksızın geminin mülkiyeti anlaşma ile devralana geçer.
TTK.m. 867 - Bir Türk gemi siciline kayıtlı bulunmayan gemiler üzerindeki mülkiyet ve sair ayni haklar hususunda, Medeni Kanunun menkullere mütaallik hükümleri tatbik olunur. Şu kadar ki; böyle bir geminin veya gemi payının temlikinde akıdlar mülkiyetin sadece akitle intikal edeceğini kararlaştırmışlarsa zilyetliğin devrine hacet kalmaksızın mülkiyet temellük edene geçer. Bu şekildeki temliklerde hüsnüniyetle iktisabın muteber olması temellük edenin zilyetliği devraldığı sırada dahi hüsnüniyet sahibi olmasına bağlıdır.
Gemi veya payının temliki halinde taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle, kendisine temlike dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini isteyebilir.
869 ve 870 inci madde hükümleri, müseccel olmayan gemiler hakkında da tatbik olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Sicile Kayıtlı Gemilerde Mülkiyetin Kazanılması;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 868’e göre; Gemi siciline kayıtlı bulunan bir geminin temliki için malik ile iktisap edenin, mülkiyetin devralana geçeceğine dair anlaşmaları gerekli ve yeterlidir. Bu açıdan anlaşama bir tasarruf işlemi niteliğindedir. Anlaşmanın yapılması ile zilyetlik devredilmese bile mülkiyetin devri gerçekleşir. (Mülkiyetin devri için gemi siciline tescil gerekli değil.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Buna karşılık 868’e göre; tarafların her biri masraflarını karşılamak şartı ile kendisine temlike ilişkin resen düzenlenen veya imzası onaylı bir noter senedinin verilmesini isteyebilir.
Mülkiyetin devri anlaşması herhangi bir şekil şartına tabi değildir ancak uygulamada genellik ile yazılı şekilde yapılmaktadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tescil bildirici niteliktedir ; ancak malikin kendi adına tescil yaptırması yararına olacaktır.(Kamu güveni ilkesi)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
a) Umumi olarak:
TTK.m 868 - Gemi siciline kayıtlı bulunan bir geminin temliki için malik ile iktisap edenin, mülkiyetin iktisap edene intikal edeceğine dair anlaşmaları lazım ve kafidir. Taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle kendisine temlike dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini isteyebilir.
Gemi payının temliki hakkında 965 inci madde hükmü tatbik olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Sicile Kayıtlı Gemi Payının Devri;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi payının devri için anlaşma ve bu anlaşmanın gemi siciline tescili şarttır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m 965 - Müşterek donatanlardan her biri iştirak payını dilediği anda ötekilerin muvafakati olmaksızın tamamen veya kısmen başkasına temlik edebilir. Temlik için gemi siciline tescil şarttır.
İştirak payının temliki neticesinde gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybedecekse, temlik yalnız bütün müşterek donatanların muvafakatiyle hüküm ifade eder.
İştirak payının temliki, gemi üzerindeki müşterek mülkiyet hissesinin temlik ve sicile tescili ile olur.
İştirak payının rehnedilmesi imzası noterce tasdikli bir mukavelenin yapılması ve rehinin gemi siciline tescili ile olur. Sadece gemi payının ipotek edilmesi hakkındaki hükümler mahfuzdur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

MÜLKİYETİN KAZANILMASI AÇISINDAN ZAMANAŞIMI

<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]--> Adi Zamanaşımı;
TTK.m. 872’e göre; Adi zamanaşımı ile gemi mülkiyetinin kazanılabilmesi için, yani bir kişinin mülkiyeti kazanmadığı halde adının malik olarak kaydı halinde eğer tescilden itibaren 5 sene geçer ise ve bu kişi 5 yıl içerisinde gemiyi aralıksız ve çekişmesiz olarak asli zilyet sıfatı ile elinde bulundurur ise geminin mülkiyetini kazanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Zamanaşımının hesaplanmasında Borçlar K. hükümleri uygulanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi sicilinde malik ile ilgili kaydın doğru olmadığı yolunda bir itiraz var ise zamanaşımı işlemez.
İyi niyet şartı veya Mahkeme kararına gerek yok dikkat!
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m 872 - Mülkiyetini iktisap etmiş olmadığı halde gemi siciline bir geminin maliki olarak tescil edilmiş bulunan kimse, tescil beş yıl devam etmek ve kendisi de bu müddet zarfında gemiyi fasılasız ve nizasız asli zilyet sıfatiyle yedinde bulundurmak şartiyle mülkiyetini iktisap eder. Bu müddetin hesabı, kesilmesi ve durması Borçlar Kanununun alacak müruruzamanı hakkındaki hükümlerine tabidir. Kaydın doğru olmadığı yolunda gemi sicilinde bir itiraz kayıtlı oldukça müruruzaman durur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]--> Olağanüstü Zamanaşımı;
Sicile kayıtlı olmayan bir gemiyi 10 süre ile aralıksız ve çekişmesiz olarak asli zilyet sıfatı ile elinde bulunduran kimse o geminin kendi malı olarak tescilini mahkemeden isteyebilir. Tescil ancak mahkeme kararı ile olur (Burada da iyi niyet aranmıyor ancak dürüstlük kuralları unutulmamalı.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m 873 - Sicile kayıtlı olmayan bir gemiyi on yıl müddet ile fasılasız ve nizasız asli zilyet sıfatiyle yedinde bulunduran kimse o geminin kendi malı olmak üzere tescilini isteyebilir.
Sicilden maliki kim olduğu anlaşılmayan veya on yıl önce ölmüş yahut gaipliğine karar verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan bir gemiyi, birinci fıkrada yazılı şartlar altında yedinde bulunduran kimse dahi o geminin maliki olarak tescil edilmesini talep edebilir. Zilyetlik müddetinin hesabı kesilmesi ve durması Borçlar Kanununun alacak müruruzamanı hakkındaki hükümlerine tabidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tescil ancak mahkeme kararı ile olur. Mahkeme bir müddet tayin ederek ilgilileri itirazlarını bildirmeye ilan yolu ile davet eder.Bu müddet içinde itiraz edilmez veya itiraz reddolunursa tescile karar verilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tescile karar verilmeden önce üçüncü bir şahıs malik sıfatıyle tescil edilir veya üçüncü şahsın mülkiyeti dolayısiyle gemi sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü şahıs hakkında hüküm ifade etmez.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

İHRAZ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
II - Terk:
TTK.m 874 - Malik, feragat ettiğini sicil dairesine bildirmek ve feragat keyfiyeti gemi siciline tescil edilmek suretiyle geminin mülkiyeti terk edilebilir.
Sahipsiz bir gemiyi ihraz hakkı münhasıran devletindir. Devlet, kendisini gemi siciline malik sıfatiyle tescil ettirmek suretiyle mülkiyeti iktisap eder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 874 anlamında ihraz sahipsiz bir mala el koymak sureti ile malik olmak demektir. Sicile kayıtlı olmayan gemilerde herkes ihraz hakkına sahip ve bu halde ihraz Medeni K. hükümlerine tabi iken , Sicile kayıtlı gemilerde ihraz hakkı yalnız devlete aittir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Malik, feragat ettiğini sicil dairesine bildirmek ve feragat keyfiyeti gemi siciline tescil edilmek suretiyle geminin mülkiyeti terk edilebilir. Devlet, kendisini gemi siciline malik sıfatiyle tescil ettirmek suretiyle mülkiyeti iktisap eder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
İnşa halindeki gemilerde ise genellik ile sipariş üzerine tersanelerin gemi yapmaları söz konusu olur, dolayısı ile sipariş veren ile tersane arasında bir gemi yapımı (inşa) sözleşmesi yapılır ve bu sözleşme genel hükümlere tabidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
İstisnai olarak malzeme gemi yapımında siparişi veren tarafından karşılanır ise böyle bir halde gemi yapım aşamasında iken dahi mülkiyeti siparişi verene ait olacaktır. Eğer malzeme tersane tarafından sağlanıyor ise bu durumda gemi yapımı bittikten sonra tersane geminin mülkiyetini sipariş edene devredecektir.

GEMİ İPOTEĞİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1. Akdi ipotek:
a) Tarif:
TTK.m 875 - Bir alacağı temin için gemi üzerinde ipotek tesis olunabilir. Gemi ipoteği,alacaklıya geminin bedelinden alacağını alma salahiyetini verir. İleride vücut bulacak yahut şarta bağlı olan bir alacak için dahi ipotek tesis edilebilir.
b) Tesis:
TTK.m 876 - Gemi ipoteğinin tesisi için geminin maliki ile alacaklının bu hususta anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline tescil edilmesi lazımdır. Şu kadar ki; yabancı bir memlekette iktisap edilip henüz Türk gemi siciline tescil edilmemiş olan gemilerde bayrak şahadetnamesine şerh, tescil hükmündedir; geminin tescilinde bu gibi ipotekler re'sen sicile geçirilir.
İpotek tesisine ait anlaşmaların yazılı şekilde ve imzaları noterce tasdikli olması şarttır.
2. Kanuni ipotek:
TTK.m 877 - Bir tersane sahibi bir geminin inşa veya tamirinden doğan alacaklar için, o yapı veya gemi üzerinde kanuni bir ipoteğin tescilini talep edebilir. Bu haktan önceden feragat muteber değildir.
Bu kanuni ipoteğin tesisi hakkında Medeni Kanunun 809,810 ve 811 inci maddeleri tatbik olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sözleşmeden veya kanundan doğabilen Gemi İpoteği; sicile kayıtlı gemi veya gemi payı üzerinde alacaklıya gemi veya payı sattırarak bedelinden alacağını öncelik ile tahsil yetkisi veren ayni bir haktır.TTK m. 875 vd da düzenlenmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi ipoteği sadece deniz gemilerini kapsar ve iç su gemilerinde gemi ipoteği söz konusu olmaz.
Akdi gemi ipoteğinin kurulabilmesi için gemi maliki ile alacaklının bu hususta anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline tescili şarttır. Tescil kurucu niteliktedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
İpotek tesisine ait anlaşmaların yazılı şekilde ve imzaları noterce tasdikli olması şarttır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yabancı bir ülkede kazanılmış olup da henüz Türk gemi siciline tescil edilmemiş gemiler de bayrak şahadetnamesine şerh tescil hükmündedir. Geminin Türk siciline tescilinde bu ipotek resen sicile geçirilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 877’de ise; bir geminin yapımından veya onarımından doğan alacaklar için tersane sahibi lehine kanuni bin ipotek hakkı tanınmıştır bu kanuni ipotekten önceden feragat mümkün değildir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi ipoteğinin kurulmasında tescil kurucu niteliktedir.(Bayrak şahadetnamesindeki ipoteğe ilişkin şerhler gemi tescil edilirken resen sicile geçirilir.).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
GEMİ İPOTEĞİNİN TESCİLİN FORKSİYONLARI;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Bu tescil bazı konularda karine teşkil eder;
Gemi sicilinde malik olarak görünen kimse malik sayılır. Yine gemi ipoteği ve gemi ipoteği üzerinde bir ayni hak kuruldu ise (ör; Gemi ipoteği üzerinde bir rehin hakkı kurulabilir.) tescilde görülen kişi bu hakkın sahibi sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu hakların sicilden terkin edilmesi o hakların artık var olmadığına karinedir. Ancak terkine rağmen gemi üzerinde zilyetlik devam ediyor ise Medeni K. da düzenlenen zilyetliğin korunmasına ilişkin hükümler uygulanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Kamu güveni ilkesi
Eğer gemi sicilinde itiraz şerh veya tasarruf sınırlamaları yok ise hukuki bir işlem ile gemi ipoteğini kazanan iyiniyetli kişi yararına gemi sicili kayıtları bu haklara ilişkin bulunduğu ölçüde doğru sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Bir gemi ipoteğinin tescili ipotek ile temin edilen alacaklar hakkında zamanaşımının işlemesine engel olur
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->İİK’na göre ipotek ile teminat altına alınmış bir alacak için ihtiyati haciz söz konusu olmaz.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ İPOTEKLERİ ARASINDA SIRA

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
II - Derece:
1. Tescil esası:
TTK.m 894- Gemi üzerindeki ipoteklerin dereceleri Medeni Kanunun gayrimenkul rehini hakkındaki hükümlerine göre tayin olunur.
2. Derecenin değiştirilmesi:
a) Şartları:
TTK.m 895- İpotek derecelerinin sonradan değiştirilmesi için, dereceleri değişen ipotek sahipleriyle malikin imzası noterce tasdikli mukavele ile anlaşmaları ve keyfiyetin tescili şarttır. Değişme neticesinde derecesi düşen ipotek üzerinde hak sahibi kimseler varsa bunların da muvafakati lazımdır.
İpotekli alacağın taksimi halinde, kısmi ipoteklerin kendi aralarında sıralarını değiştirmek için malikin muvafakati aranmaz.
b) Hükmü:
TTK.m 896- Derece değiştirilmesi, dereceleri değiştirilen ipotekler arasında bulunan ipoteklere halel getirmez.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada önemli olan tescil tarihi değil derece önem taşır. Gemi ipoteklerinin dereceleri hakkında TMK’da yer alan taşınmaz rehini esasları uygulanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bir gemi üzerinde hem akdi hem de kanuni ipotek bulunur ise kural olarak bu haklar farklı tarihlerde tescil edilmiş olsalar bile alacaklıları alacaklarını tahsil konusunda eşit haklara sahiptirler. Bu eşitlik kanuni ipotekler için söz konusudur ve bu konuda kural olarak Medeni K. 896. m uygulanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TMK.m.896- Hakları değişik tarihlerde tescil edilmiş olsa bile zanaatkârlar ve yükleniciler, kanunî ipotekten yararlanma bakımından kendi aralarında aynı sırada sayılırlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

İPOTEK HAKKININ KAPSAMI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi ipoteği hakkında temel kural TTK.m.900 de düzenlenmiştir. Bu madde TMK.’ya yollama yapar ve ipoteğin kapsamı hakkında TMK.m. 862 ve 863 uygulanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.900/I hükmü gereğince Navlunlar da ipoteğin kapsamına dahildir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.900- İpoteğin şümulü hakkında Medeni Kanunun 862. ve 863. maddeleri tatbik olunur. Şu kadar ki; navlunlar dahi 863 inci madde şümulüne dahildir.
Teferruattan olan şeyler, normal bir işletmenin icabatından olarak bu durumdan çıkarılır veya alacaklı lehine el konmazdan önce temlik edilerek gemiden uzaklaştırılırsa, ipotek artık bunlara şamil olmaz. 869 uncu maddenin 2 nci fıkrası hükmü burada da tatbik olunur.
Yukarıki fıkra hükmü mütemmim cüzüler hakkında da caridir. Şu kadar ki, teferruat vasfının kaldırılması yerine, muvakkat olmamak kaydiyle, gemiden ayırma ve uzaklaştırma kaim olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin sigorta ettirilmiş olması halinde gemi ipoteği sigorta tazminatlarını da kapsar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.901/I- Geminin, malik veya onun hesabına bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması halinde, gemi ipoteği sigorta tazminatında da şamil olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
İpotek hakkının kapsamına geminin satış bedeli de girer.(Gemi bağlama limanı dışında kaanunda gösterilen hallerde gemi kaptanı tarafından da satılabilir. Böyle bir durumda satış bedeli de ipoteğin kapsamına dahil olur.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ İPOTEĞİNİN NİTELİKLERİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Teminat niteliği
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Bir sicil ipoteğidir.
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payı ipotek edilmişi ise bunlardan herbiri borcun tamamından sorumludur. Ancak TTK.m.897’e göre; Borçtan sorumluluk gemi veya paylar arasında bölünebilir. Bu taksim sicil memurluğuna yapılacak beyan ve tescil ile olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.897- Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payı ipotek edilmiş olursa bunlardan her biri borcun tamamından mesuldür.
Alacaklı, her gemi veya pay ancak muayyen bir kısımdan mesul olmak üzere alacağını gemi veya paylar arasında taksim edebilir. Taksim, sicil memurluğuna yapılacak beyan ve tescil ile olur. Birlikte ipotek üzerinde hak sahibi kimseler varsa onların da muvafakati lazımdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->İpoteğin temin ettiği kişisel alacağa bağlılığı;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi ipoteği temin ettiği alacağa tamamen bağlı ve illi bir nitelik taşır. Bu yüzden gemi ipoteği temin ettiği alacaktan ayrı olarak devredilemez. TTK.m.921’e göre; İpotek ile temin edilmiş bir alacağın temliki yazılı şekilde yapılır ve gemi siciline tescil olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m. 921- İpotekle temin edilmiş olan alacağın temliki ile gemi ipoteği de yeni alacaklıya intikal eder.
Alacak ipotekten ve ipotek de alacaktan ayrı olarak devredilemez.
Alacağın temliki yazılı şekilde ve gemi siciline tescil ile olur.
893 üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde alacak, alacağın temliki hakkındaki umumi hükümlere göre de devredilebilir. Bu takdirde gemi ipoteği, alacak ile birlikte intikal etmez.
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Gemi ipoteğinin ayni bir hak bahşetmesi;
Gemi başkasına devredilmiş olsa bile gemi üzerinde takip hakkı sağlar. (3. kişilerin iyi niyetinden söz edilmez.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->6- <!--[endif]-->Lex Commissaria” yasağı;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Alacaklı gemi ve gemi ipoteğinin kapsamına giren eşya üzerindeki alacağını ancak cebri icra yolu ile alabilir. (Alacaklı ipoteğin karşılı olarak ipotekli malı aynen devralamaz. )
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Alacaklının gemiye malik olabilmesi hakkında şart :
TTK.m. 919- Alacak malike karşı muacceliyet kesbetmedikçe, malik alacaklıya alacağını tahsil maksadiyle gemiyi temlik etmek yahut cebri icra yolundan başka bir şekilde elden çıkarmak hakkını bahşedemez.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİ İPOTEĞİ İLE İLGİLİ ÖZEL DURUMLAR

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Gemi ipoteğinin içerinin değiştirilebilmesi için malik ile alacaklı arasında yapılacak imzaları noterlikçeonaylı anlaşmanın gemi siciline tescili gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Alacağın değiştirilmesi yani ipotek ile teminat altına alınan alacak yerine bir başka alacağın geçirilmesi için imzaları noterlikçe onaylı yazılı anlaşmanın varlığı gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]--> İpoteğin devri; İpotek ile teminat altına alınmış alacağın temliki ile gemi ipoteği yeni alacaklıya geçer.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]--> İpoteğin düşmesi ; Gemi ipoteği alacağın sona ermesi geminin zorunluluk halinde kaptan tarafından satılması cebri icra alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi gibi nedenler ile sona erer.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yine, TTK.m.851’e göre Gemini kurtarılamayacak şekilde batmış veya tamir kabul etmez hale gelmiş olması nedeni ile terkin edilmiş olması halinde de gemi ipoteği sona erer.
İpotekli alacaklının feragat etmesi ve bunu gemi siciline tescili ile de ipotek düşer. Ancak ipotek üzerinde hak sahibi olan kişiler var ise bu kişilerin de muvafakati aranır ipoteğin düşmesi için. (ör. İpotek üzerinde rehin hakkı bulunan kişilerin.)

GEMİ İPOTEĞİ ÇEŞİTLERİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Birlikte gemi ipoteği; Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payının ipoteklenmesidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Maximal ipotek; Değişken veya belirsiz miktarlardaki alacaklarda ipoteğin karşılayacağı en yüksek had gemi siciline tescil edilir. Faiz de en yüksek had kapsamındadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Bayrak şahadetnamesine şerh verilerek kurulan gemi ipoteği;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->Yabancı para üzerinde ipotek; Yabancı para ile ödenecek olan borçlar için Maliye Bakanlığının izni ile yabancı para üzerine gemi ipoteği tesis olunabilir. Bu iznin sicile geçirilmesi lazımdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->5- <!--[endif]-->Sabit kıymetli ipotek; Türk parası ile ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılayacağı alacak ve tali borçların miktarı, altın veya yabancı para ölçüsü ile tayin olunabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->6- <!--[endif]-->Kıymetli evraka ilişkin gemi ipoteği; Kıymetli evraktan doğan bir alacağın teminatı olarak geminin ipoteklenmesi söz konusudur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->7- <!--[endif]-->İnşa halindeki gemiler üzerinde ipotek; Gemi ipoteği, tersanede inşa edilmekte olan gemi (Yapı) üzerinde de kanunda öngörülen amaçlar çerçevesinde tesis olunabilir.
Omurgası vazolunarak gemi kızaktan indirilinceye kadar görülebilecek bir yerin ad veya numara konmak suretiyle yapının açık ve daimi bir şekilde tefrik ve temyizi mümkün kılındığı andan itibaren ipotek tesisi caizdir. On sekiz gros tonilaton ufak yapılar üzerinde ipotek tesis olunamaz.
Yapı üzerine ipotek tesisi, inşa halindeki gemilere mahsus olan sicile kayıt suretiyle olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

DENİZ ÖDÜNCÜ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi Ödüncü sözleşmesi ile gemi üzerinde bir rehin hakkı kurulmaktadır.(prim faizi de kapsar.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1159 - Bu kanunun tatbiki bakımından deniz ödüncü bir mukaveledir ki, onunla kaptan, bu sıfatla, kanunun kendisine verdiği salahiyetlere dayanarak bir prim temin ve gemiyi, navlunu ve yükü veya bunlardan birini yahut birkaçını rehnetmek suretiyle ödünç para alır; ödünç veren kimse alacağını ancak rehin gösterilen şeyler üzerinden tahsil eder ve bunu yalnız geminin, ödünç muamelesine sebep olan yolculuğun biteceği yere ulaşmasından sonra isteyebilir.
Kaptanın aynı zamanda geminin veya yükün yahut her ikisinin tek veya müşterek maliki olması veya deniz ödüncü mukavelesini ilgililerin hususi talimatlariyle yapmış bulunması; bu kısmın hükümlerinin tatbikıne mani teşkil etmez
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

İNTİFA HAKKI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
II - İntifa hakkı:
TTK.m.878 - Gemi üzerinde intifa hakkı tesisi, ancak bu geminin dahil bulunduğu mamelek veya terekenin tamamı veya şayi bir cüz'ü üzerinde esasen bir intifa hakkı tesisiyle mükellef bulunulması halinde ve bu mükellefiyeti İfa zımnında kabildir.
Akdi intifa hakkının tesisi hususunda 876.m. hükmü tatbik olunur. (Yani, geminin maliki ile alacaklının bu
hususta anlaşmaları ve intifa hakkının gemi siciline tescil edilmesi lazımdır.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİNİN İŞLETİLMESİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Donatan; gemisini deniz ticaretinde kullanan kimsedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi işletme müteahhidi; Kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya kaptan marifetiyle kullanan kimse III. kişilerle ilişkilerinde donatan sayılır. İşte bu kişiye gemi işletme müteahhiti denilmektedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bir kişinin donatan olabilmesi için;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Deniz gemisi işleten kimse olması gerekir. (iç su gemisi olmayacak)
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Geminin deniz ticaretinde kullanılması gerekir. (Yük ve yolcu taşıma, kurtarma ve yardım römarkaj hizmetleri, enkaz kaldırılması gibi faaliyetlerde geminin deniz ticaretinde kullanılması kapsamındadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi işletme müteahhitliğinde, işletenin bankasına ait gemi üzerinde zilyetliğinin bulunması ve geminin gemi işletme müteahhidi adına deniz ticaretinde kullanılması gerekecektir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu özellikle uygulamada çıplak gemi kiralamasında kendisini gösterir.(Bare Boot Charter) Çünkü burada geminin hem teknik yönetimi hem de ticari yönetimi tahsis edilen kişide değil, gemi kullanımına tahsis edilen kişiye yani charterer’a (kiralayana) aittir. Yani gemi üzerinde insiyatif gemi işletme müteahhidine aittir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bunu zaman charteceri ve sefer üzerine charterden ayırmak gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Zaman chartereri; Sözleşmede geminin teknik yönetimi terk edilmeden tahsis edilmesi söz konusudur. Charterer’a geçen sadece geminin ticari yönetimidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sefer üzerine charter; Burada da geminin teknik yönetimi ile birlikte ticari yönetimi de chartere devredilemez.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Dolayısıyla zaman ve sefer üzerine chartererda, chartererlar gemi işletme müteahhidi değildirler.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİNİN DENİZ TİCARETİNDE KULLANILMASININ HUKUKİ SONUÇLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Esas olarak hukuki sonuçları donatana aittir ama gemi işletme müteahhidi de 3. kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılacağı için müşterek avarya kurtarma yardım ve çatma ile ilgili haklar ve sorumluluklar gemi işletme müteahhidi üzerinde de doğar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
SORUMLULUK
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyanın Sorumluluğu; Temel olarak sözleşmeden doğan bir sorumluluktur. TTK.m.1060’a göre; Taşıyan kendi adamlarının ve gemi adamlarının kusurlarından kendi kusuru gibi sorumludur. Buna karşılık donatanın sorumluluğu kural olarak sözleşme dışıdır ve 3.kişilere karşıdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1060 - Geminin tamamı veya bir cüz'ü yahut muayyen bir yeri taşıtana tahsis edilmiş olup da taşıtan üçüncü şahıslarla kırkambar mukaveleleri yapmış bulunursa asıl taşıyanın hak ve vazifeleri 1052 - 1057 nci maddeler hükümlerine tabidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Donatanın Sorumluluğu; Sorumluluk nedenlerine bağlı olarak farklı sistemlere tabi tutulmuştur.
TTK’da kural olarak, donatanın deniz serveti ile sınırlı ayni sorumluluğu benimsenmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu sistem günümüzde eskimiştir. Deniz hukukunda rizikoların kapsamının çok ve ağır olması nedeniyle sınırsız sorumluluk benimsenmemiştir. Ancak çağımızda sınırlı ayni sorumluluk ilkesi yerine, sınırlı kişisel sorumluluk: ilkesi ağır basmaktadır ve geminin hacmine göre, belirli bir tutar ile sorumluluk ilkesi yeni kanunlarda benimsenmiştir. Bu yeni sorumluluk ilkesi ile ilgili temel metinler, 1957 tarihli Brüksel Konvansiyonu ve 1976 tarihli Londra Konvansiyonudur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK’daki ilke, Sınırlı ayni sorumluluktur; Donatan, TTK.m. 948’de yazılı olan 3 halde ve ayrıca kurtarma ve yardım konusunda 3.kişinin alacağından dolayı ancak gemi ve navlun ile sınırlı olarak sorumludur. (Gemi ve navluna deniz serveti denilmektedir)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
DONATANIN SINIRLI ANİ SORUMLULUĞUN 3 HALİ (+1)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Alacağın, kaptanın özel bir vekalet değil, sırf kaptan sıfatıyla sahip olduğu yasal yetkiye dayanarak yaptığı hukuki işlemden doğması hali. (Kaptan deniz sözleşmesi yaptı, navlun sözleşmesi yaptı. Buna karşılık donatanın özel vekaletine dayanıyorsa sınırsız sorumlu)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Alacak, donatan tarafından akdedilmiş olup da, ifası kaptana düşen bir sözleşmenin yerine
getirilmemesinden doğarsa.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->3- <!--[endif]-->Alacak, gemi adamlarından birinin kusurundan doğarsa.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->4- <!--[endif]-->Alacak, kurtarma ve yardımdan doğmuş ise (TTK.m1234)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Özellikle Yargıtay içtihatlarıyla donatanın TTK.m. 948. dışında BK.m.55 kapsamında sorumlu olup olamayacağı tartışılmıştır. Yargıtay son kararlarında BK.m.55’inde uygulanabileceğini kabul etmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1- SINIRLI AYNİ SORUMLULUĞUN KAPSAMI
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1- Gemi; Bu gemi alacağın doğmasına sebep olan gemidir. Donatanın başka gemileri varsa bunlar sorumluluk açısından deniz serveti dışındadır. Geminin kapsamına bütünleyici parçalar ve eklentiler de girer.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Navlun; Alacağın doğumuna sebep olan yolculuğun navlunudur. Navlun temel olarak, yük taşıma ücretidir. Navlun sözleşmesinden doğan diğer alacaklar da navlun kapsamı içindedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
* Navlun, donatan tarafından tahsil edilinceye kadar deniz serveti içindedir. Tahsil edildiği anda kara servetine geçer. (Yani sorumluluğun dışına çıkar) Ama navlun kaptan ya da acentesinde ise yine deniz serveti içindedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- Surragat; Aslında bu kavram gemi ve navlunun yerine geçen değerlerdir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Ör: Kaptanın kesin zorunluluk durumunda kanuni yetkilerine dayanarak gemiyi satışı halinde, satış bedeli surragattır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin Türkiye içinde cebri icra yoluyla satılması halinde satış bedeli surragattır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Müşterek avarya hallerinde, feda edilen veya hasara uğrayan şeyler için ödenen tazminat surragattır.
Geminin veya malın ziyanı veya hasarı halinde, bunun sonucunda navlunun eksilmesi halinde bu zarardan sorumlu olanlardan alınan tazminat surragattır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Buna karşılık sigorta tazminatı surragat değildir. Sorumluluk kapsamına girmeyen bir başka unsur da geminin rızaen satılması halindeki satış bedelidir. Bunun surragat olmasına ihtiyaç yoktur. Çünkü gemi üzerindeki sorumluluk devam etmektedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- DONATANIN SINIRLI KİŞİSEL SORUMLULUĞU
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada sistemde donatanın bütün mal varlığı iledir ancak belirli bir miktarda sorumluluk söz konusudur.
Bu sistemde donatanın bazı filleri ile deniz serveti kapsamındaki değerlere alacaklının başvurmasına engel olması veya bu değerleri tehlikeye düşürmesi söz konusudur. Böyle bir durumda temel sistem yerine bu uygulanacaktır. Hangi hallerde uygulanacağı kanunda belirtilmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sınırlı kişisel sorumluluğun uygulanacağı haller:
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1- Donatan, deniz servetine dahil unsurları tahsil ederse, alacaklılara karşı bu tahsil ettiği miktarda sınırlı sorumlu olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Donatan gemiye kendi hesabına mal yüklemişse, bu yüklettiği mallar için ödenmesi normal olan navlun tutarı ölçüsünde de kişisel olarak sorumludur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- Alacaklının çıkarı doğrultusunda olmadığını bilmesine rağmen, gemiyi yeni bir sefere çıkarırsa yine kişisel olarak sorumlu olacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- DONATANIN KİŞİSEL SORUMLULUĞU
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada sınırsız sorumluluk söz konusudur. Burada donatan, kendi fiillerinden ve kusurundan dolayı genel hükümlere göre ve herkes gibi sorumludur. (Mal varlığının tümüyle sorumlu)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kişisel sorumluluğun uygulanacağı haller:
1- Zararın donatan tarafından işlenen bir haksız fiilden doğmuş olması
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Zararın kaptanın özel bir vekaletnameye dayanarak yapmış olduğu sözleşmeden doğmuş olması
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- Donatan, gemi adamlarının kusurlu fiilleriyle görevini yaparken 3.kişilere verdikleri zararlardan da sorumlu olacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
(Donatanın emir ve talimatları kapsamında çalışan kişiler gemi adamı değilse BK.m.55 kapsamında sorumlu. Donatanın gemi adamlarıyla ilgili sorumluluğu yükle ilgili olarak daraltılmıştır; Donatanın yükle ilgili; kişilere karşı sorumluluğu taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorunluluğu derecesindedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
4-Çevre Kanunu uyarınca kusuru bulunduğunda sınırsız olarak sorumlu.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

SORUMLULUKLA İLGİLİ ÖZEL DURUMLAR

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1- Römorkaj Sözleşmeleri;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada özellikle kusur unsuru üzerinde durulmuştur. Her şeyden önce römorkör bir gemidir. Kurtarma ve yardım römorkaj yolu ile de gerçekleştirilebilir ancak her römorkaj kurtarma ve yardım değildir.
Römorkaj sırasında III. Kişilere verilecek zarardan doğan sorumluluk açısından; zararı doğuran kusurun, çeken veya çekilen gemi personelinden hangisine ait olduğu önemlidir. Kusur hangi geminin adamına ait ise, sorumluluk da o geminin donatanına ait olacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Pilotun ( kılavuzun) kusurundan dolayı donatının sorumluluğu; Mecburi kılavuzun kusurundan kaynaklanan çatmadan, gemi donatanı sorumlu olmaz. Mecburi kılavuzluk dışında donatan sorumlu olacaktır. (Kılavuzluk hizmetlerinde kusur olsa bile zarar görene karşı sorumlu.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

DONATMA İŞTİRAKİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Birden çok kişinin müşterek mülkiyet şeklinde sahip oldukları bir gemiyi, aralarında yapmış oldukları sözleşme uyarınca tamamının nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları halinde donatma iştiraki vardır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Müşterek donatanlar, tek bir donatan borçlardan dolayı nasıl sorumlu ise aynı şekilde sorumludurlar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Donatma iştirakinin amacı, birden çok kişinin büyük bir yatırım niteliğinde olan gemiyi birlikte satın almaları ihtiyacından doğmuştur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Ancak ülkemizde yaygın bir uygulama değildir. En çok balıkçılık alnında Samsun’da görülür.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

YAPI ORTAKLIĞI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
İki ya da daha çok kişinin, birlikte, deniz ticaretinde kullanılmak üzere müştereken bir gemi yaptırmak üzere kurdukları ortaklıktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

KAPTAN VE GEMİ ADAMLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi adamları; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kimselerdir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptan; seferde geminin tek hakimidir. Geminin sevk ve idaresi ile görevli ve belirli niteliklere sahip olan kişidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptan, yola çıkmadan önce özellikle geminin denize, yüke ve yola elverişli olmasına, gemi adamları ve gemiye ilişkin belgelerin gemide bulunmasına dikkat edecektir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yükün yüklenmesine ve istiflenmesine ve boşaltılmasına nezaret etmekle yükümlüdür. Yolculuk sırasında yabancı ülkelerin kurallarına uymakla yükümlüdür. Yolculuk sonunda ise; yolculuk sırasında gerçekleşen tüm kazaları, hasarları veya yükte ortaya çıkan hasarları tespit ettirmeye mecburdur. Bu tespite “deniz raporu” denir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

KAPTANIN YETKİLERİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1) Kaptanın Donatanı Temsil Yetkisi:
Bu kanundan doğan bir yetkidir. Kaptanın donatanı temsil yetkisi bağlama limanı dışında geniştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gemi bağlama limanında bulunduğu sırada kaptan tayfa tutabilir. Buna karşılık bağlama limanındayken yapmış olduğu hukuki işlemler kural olarak donatanı bağlamaz (986. m. Açıkça tayfa tutabileceğini belirtmiştir).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
a) Gemi bağlama limanında bulunduğu zaman:
TTK.m.986 - Gemi henüz bağlama limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış olduğu hukuki muameleler donatanı ilzam etmez; meğer ki, kaptan ayrıca verilmiş hususi salahiyete istinaden hareket etmiş veya borç başka hususi bir kanuni sebepten ileri gelmiş olsun.
Kaptan bağlama limanında dahi olsa tayfa tutabilir
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptan, bağlama limanı dışında geminin korunması ve yolculuğun selametle geçmesine ilişkin her türlü işlem ve tasarrufları donatan adına yapmaya yetkilidir. Ancak kredi işlemleri açısından sınırlama vardır. Kaptan her türlü kredi işlemini ancak işlemin zorunlu olması halinde ve bu işlemin zorunluluğu ölçüsünde yapabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptan çok istisnai hallerde gemiyi satma yetkisi de vardır (Kesin bir zorunluluk varsa söz konusu olacak).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2) Kaptanın Taşıyanı Temsil Etmesi:
Kaptan taşına yükle ilgili olarak konşimento düzenlemek ve bu konuda taşıyanı temsil etmek yetkisine sahiptir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3) Yükle İlgili Temsil Yetkisi:
Kaptan yükle ilgili kişilerin çıkarlarını korumakla yükümlüdür. Bu kapsamda gerektiğinde zararın önüne geçilmesi yada zararın azaltılması için özel tedbirler almak gerekiyorsa, yükle ilgili kişilerin temsilcisi sıfatıyla menfaatlerini korumaya mecburdur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu tedarikleri yükle ilgili kişilere bildirerek talimat alabilir. Bu mümkün değilse kendi başına hareket eder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu kapsamda yükün korunması için, deniz ödüncü alabilir veya yükü satabilir. Adli ve idari makamlara karşı talepte bulunabilir ve dava açabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

KAPTANIN SORUMLULUĞU

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptan görevini yerine getirirken özellikle sözleşmelerin ifasında tedbirli bir kaptan gibi hareket etmeye mecburdur. Aksi takdirde kusurundan doğan zararlardan sorumludur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptanın donatanın emrine uymuş olması onu diğer kişilere karşı sorumluluktan kurtarmaz.(Diğer kişiler; taşıtan, yükleten, gönderen, gemi adamları…)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
NAVLUN SÖZLEŞMESİ
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyan ßà Taşıtan
Taşıyanın, bir ücret karşılığında eşyayı bakım ve koruması altına alarak, bir gemi ile deniz yolundan bir yerden başka bir yere taşıma taahhüdü atına girdiği sözleşmedir.
Konusu denizde taşıma olan sözleşmedir.
(Yolcu bagajı, navlun sözleşmesi kapsamında değildir.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
NAVLUN SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Eşya taşımasının taahhüt edilmesi; Yolcu ve bagajı bunun dışındadır. Bagajlar için yolcu taşıma sözleşmesi dışında bir sözleşme yapılırsa, bu navlun sözleşmesi olur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Taşıma deniz yoluyla yapılmış olmalıdır; Kara – hava ve iç sular yolu ile yapılan sözleşmeler navlun sözleşmesi kapsamında değildir. Ancak karma sözleşme olabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- Taşımanın gemi ile yapılmış olması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
4- Taşıyanın, eşyanın zilyetliğini elde etmiş olması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
5- Taşıma işi bir ücret karşılığında yapılmalıdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
NAVLUN SÖZLEŞMESİ İLE İLGİLİ KİŞİLER
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyan; Deniz yolu ile yük taşımayı taahhüt eden kişidir. Donatan veya gemi işletme müteahhidi olabilir Bunların dışında deniz yoluyla yük taşımayı taahhüt eden kişi de taşıyan sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıtan; Taşıtan yükün maliki olabileceği gibi olmayabilir de Dolayısıyla mal sahibi, nakliye komisyoncusu olabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Nakliye komisyoncusu; Başkasının malının taşınması için taşıyanla sözleşme yapabilir. Böyle bir durumda taşıtan, mal sahibi değil, nakliye komisyoncusudur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yükleten; Navlun sözleşmesine dayanarak taşınacak malı gemiye getiren veya taşıyana teslim eden kimsedir. Yükleten ve taşıtan aynı kişi olabilir. Ticaret kanunumuz yükletene bazı hak ve yükümlülükler vermiştir. Örneğin; Yükletenin onayı olmadıkça eşya güverteye konamaz. Yükleten malı teslim ettikten sonra konşimento düzenlenmesini talep edebilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gönderilen; Varman limanında yükü teslim olma yetkisine sahip olan kişidir. Gönderilenin bu hakkı konşimentoya dayanır. Konşimento düzenlememişse, navlunun sözleşmesindeki 3. kişi yararına şarta dayanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Gönderilen, taşıtan veya yükleten olabilir. Günümüzde gönderilen bir banka veya komisyoncu olarak da ortaya çıkmaktadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kaptan yükü boşaltmak için gemiyi gönderilenin göstereceği yere demirler.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tahsis eden (Frerghter); Başkası yararına ücret karşılığında tamamen veya kısmen belirli bir gemi veya aynı gemide zaman veya sefer üzerine kendisine yer tahsisini üstlenen kişidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Tahsis olunan (Charterer); Kendi yararına ücret karşılığında tamamen veya kısmen belirli bir gemi veya aynı gemide zaman veya sefer üzerine kendisine yer tahsis edilen kişidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

“NAVLUN SÖZLEŞMESİNİN ÇEŞİTLERİ”

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Navlun sözleşmesi TTK.m.1016’ya göre iki kısma ayrılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Kırkambar Sözleşmesi
<!--[if !supportLists]-->2- <!--[endif]-->Çarter Sözleşmesi
a- Tam Çarter Sözleşmesi
b- Kısmi Çarter Sözleşmesi
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1016 - Navlun mukavelesiyle taşıyan, navlun karşılığında:
1. Geminin tamamını veya bir cüzünü yahut muayyen bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı denizde taşımayı taahhüt eder ki buna "Çarter Mukavelesi";
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2. Parça mal olan muayyen eşyayı denizde taşımayı taahhüt eder ki buna da "Kırkambar Mukavelesi" denir.
Bu kısımdaki hükümler posta idaresinin denizde eşya taşımalarına tatbik olunmaz.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kırkambar Sözleşmesi; Geminin tahsis edilmesi söz konusu olmaksızın parçalara ayrılmış belirli bir yükün deniz yoluyla bir yerden başka bir yere taşınmasına ilişkin sözleşmedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sözleşmenin konusu doğrudan doğruya taşınacak eşyaya ilişkindir. (Doğrudan doğruya gemiye ilişkin değil) Ör: 1000 ton kömürün taşınmasına ilişkin sözleşme.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada da taşıma yapılacak gemi belirlenebilir. Taşıyan yükü gemide uygun göreceği yere yükleyebilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter Sözleşmesi; Geminin tahsisi yoluyla eşya taşınmasının taahhüt edildiği navlun sözleşmesidir. Burada geminin tahsisi esaslı unsurdur.
Geminin tamamının taşıtanın yüküne tahsis edilmesi konusundaki navlun sözleşmesi Tam Çarter sözleşmesidir.(Nakliye sözleşmesinin gelişmesiyle Tam Çarter sözleşmesi arttı.)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Geminin tamamının değil de belirli bir bütününün ya da belirli bir yerinin taşıtana tahsisi yoluyla yapılan navlun sözleşmesi Kısmi Çarter sözleşmesidir. (Gemide 5 ambar var 2 nolu ambar taşıtana tahsis ediliyor)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter sözleşmesinde geminin tamamının ya da bir kısmının tahsis edildiği taşıtana charterer denilmektedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter sözleşmesi sefer esası üzerinden yapılabilir. (Voyage Çarter ) Örneğin; İstanbul ile İtalya arasında 3 sefer yapılacak.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Zaman üzerine yapılabilir; Burada teknik anlamda bir taşıma sözleşmesinin olmadığı görüşü hakimdir.Çünkü burada geminin teknik yönetimi değil, sadece ticari yönetimi söz konusu olmaktadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çıplak gemi kirası; Burarla geminin gerek teknik gerek ticari yönetimi kiracıya ait olmaktadır. Burada da bir yükün taşınması değil, geminin zilyetliğinin devri söz konusu olduğundan yine teknik anlamda çarter sözleşmesi yoktur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bu bakımdan charterer; Navlun sözleşesi ile gemi kendisine tahsis edilen taşıtandır. Dolayısıyla kırkambar sözleşmesinde taşıtan charterer değildir (Çünkü tahsis yok).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

“ NAVLUN SÖZLEŞMESİNİN KURULMASI VE SÖZLEŞME İLE İLGİLİ BELGELER”

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Navlun sözleşmesinin kurulması ile bir geçerlilik şekline bağlı değildir. Ancak ispat açısından genel kurallar geçerlidir. Bu yüzden uygulamada yazılı olarak yapılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter sözleşmesinin yapıldığını gösteren ve sözleşme şartlarını içeren yazılı belgeye “çarter parti” denilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter parti:
TTK,m.1017 - Çarter mukavelesi yapıldığında taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle, kendisine mukavele şartlarını ihtiva eden bir çarter parti verilmesini isteyebilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter parti tıpkı sigorta sözleşmesi gibi. Çarter sözleşmesinin senede bağlanmış şeklidir. Kıymetli evrak değil, ispat aracıdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Milletlerarası teamüllere dayanan çarter parti örnekleri vardır. Bunlara “tip çarter parti” denilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kıymetli evrak değildir, dolayısıyla ayrıca konşimento düzenleme ihtiyacı doğar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kırkambar sözleşmelerinde ise TTK.m.1017 paralelinde bir kural yoktur. Ama sözleşmenin ifası aşamasında özellikle yük gemiye yüklendiğinde, yükletenin talebi üzerine taşıyan bir konşimento düzenlemeye mecburdur. (Taşıyanın temsilcisi çoğunlukla kaptan olacak).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

NAVLUN SÖZLEŞMESİNİN İFASI İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1) <!--[endif]-->TTK.m.1028 uyarınca, Sözleşmede kararlaştırılan geminin kullanılmasıdır.
Günümüzde navlun sözleşmesinde ikame klozu yer almaktadır. Böylece taşına başka bir gemi ile yapılabilmektedir.
Hatta milletlerarası teamüle göre, Kırkambar sözleşmesinde ikame klozu olmasa bile taşıyanın aynı nitelikteki başka bir gemi ile taşımaya yetkili olduğu kabul edilmektedir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1028 - Taşıyan, taşıtanın muvafakatini almadan eşyayı, başka gemiye yükleyemez, yüklerse bundan doğacak zarardan mesul olur; meğer ki, eşyanın kararlaştırılan gemiye yükletilmiş olması halinde dahi zararın vukuu muhakkak ve zarar taşıtana ait ola.
Tehlike halinde ve yolculuk başladıktan sonra yapılacak aktarmalar hakkında birinci fıkra hükmü tatbik olunmaz.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->2) <!--[endif]-->Geminin yolculuğa hazırlanması;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyan gemiyi, denize, yola ve yüke elverişli hale getirme borcu altındadır. TTK.m. 817’de denize ve yola elverişlilik tanımlanmıştır; Geminin genel donatım, makine, kazan gibi esaslı kısımları bakımından yapacağı yolculuğun, tamamen anormal tehlikeler dışında deniz tehlikelerine karşı koyabilecek bir durumda olması halinde denize elverişli sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yola elverişlilik; Denize elverişli olan gemi; teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliliği ve sayısı bakımından yapacağı yolculuğun, (tamamen anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli niteliklere haiz bulunduğu taktirde yola elverişli sayılır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yük elverişlilik; Navlun sözleşmesinin konusuna göre, soğutma tesisatı dahil olmak üzere ambarların yükü taşımaya elverişli halde bulunmasıdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.817 - Tekne, umumi donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun (Tamamiyle anormal tehlikeler hariç) deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan bir gemi "Denize elverişli" sayılır.
Denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, komanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun (Tamamiyle anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli vasıfları haiz bulunduğu takdirde "Yola elverişli" sayılır.
Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanunun hükümleri mahfuzdur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3) Gemiyi zamanında yükleme limanında bulundurma borcu;
Taşıyanın gemiyi yüklemeye hazır olarak bulundurmak zorunda olduğu kesin tarihe “konçello günü” denir. (BK.m 153’teki kesin süre. Doğal sonuç; Mehil verilmeksizin sözleşme sona erdirilebilir).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
4) Yükleme;
Taşıtan ve yükletenin, taşıyan ve kaptana yükü teslim etmesi gerekir. Taşıyan, sözleşmede kararlaştırılan yük tamamen yüklenmemiş olsa bile, taşıtanın talebi üzerine yola çıkmakla yükümlüdür. Ancak bu durumda da navlunun tamamı ödenir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Eğer taşınacak eşya türüyle belirlenmişse, taşıtan varma limanı için başka bir eşyayı taşıyanın durumu güçleşmedikçe taşıtabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kural olarak yükün kapalı yerlere konması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Yükleten, yükün nitelikleriyle ilgili olarak doğru beyanda bulunmak zorundadır. Aksi taktirde TTK.m. 1123’e göre; taşıyana karşı kusursuz sorumludur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
5) Yükleme için Bekleme Süreleri ;
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
a- Kırkambar Sözleşmesindeki Durum (TTK.m.1046)
Kanuni bir bekleme süresi yoktur. Taşıtan kaptanın daveti üzerine gecikmeden eşyayı yüklemeye mecburdur. Taşıtan gecikirse, taşıyan malların teslimini beklemek zorunda değildir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1046- Kırkambar mukavelesinde taşıtan, kaptanın daveti üzerine, gecikmeden eşyayı yüklemeye mecburdur.
Taşıtan gecikirse taşıyan, malların teslimini beklemekle mükellef değildir. Yolculuk, mallar tesellüm edilmeden başlamış olsa bile, taşıtan tam navlun ödemekle mükelleftir. Şu kadar ki; taşıyanın teslim edilmiş olmayan mal yerine yüklediği eşyanın navlunu indirilir.
Taşıyanın, geciken taşıtandan, navlun isteyebilmesi için bunu yola çıkmadan önce taşıtana bildirmesi gerekir; bildirmezse hakkını kaybeder. Taşıyanın ihbarı hakkında 1034 üncü madde hükmü tatbik olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
b- Çarter Sözleşmesinde Bekleme Süreleri (TTK.m.1033 vd)
Burada iki kavram söz konusu: 1) Starya
2) Sürastarya
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
VI - Yükleme müddeti:
1. Umumi olarak:
TTK.m.1030 - Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kaptan, gemi yükü alacak hale gelir gelmez bunu taşıtana bildirir.
Yükleme müddeti ihbarın ertesi gününden itibaren işlemeye başlar.
Kararlaştırılmışsa taşıyan, eşyanın yükletilmesi için "yükleme müddeti"nden fazla beklemeye mecburdur. Bu fazla müddete "Sürastarya" müddeti denir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça yükleme müddeti için ayrıca bir para istenemez. Fakat taşıtan sürastarya müddeti için taşıyana sürastarya ücreti ödemekle mükelleftir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çarter sözleşmesinde, taşıyan malların yükletilmesi için kanun uyarınca belirli bir süre beklemelidir. İşte bu süreye “starya süresi” denir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Starya süresi; Geminin yükü almaya hazır olduğunun taşıyan tarafından taşıtana ihbar edildiği günü izleyen iş gününden başlar. Starya süresi genellikle navlun sözleşmesinde kararlaştırılır. Yoksa; yükleme limanındaki kurallara ve teamüllere göre belirlenir.
(Starya süresi è olağan yükleme süresi è kanuni bekleme süresi)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sürastarya; Sözleşmenin tarafları yükleme süresine (staryaya) ek olarak sözleşmede yer alan özel bir hükümle taşıyanın beklemekle yükümlü olduğu ek bir süre kararlaştırabilirler. Bu ek süreye “sürastarya” denir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Starya için ayrıca bir ücret istenemez. Buna karşılık, sürastarya süresi için taşıyana sürastarya ücreti ödenmesi gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1033’te ise bekleme süresi düzenlenmiştir .Bekleme süresi; bazen sadece starya süresinden, eğer kararlaştırılmışsa sürastarya süresinden sonra hesap edilmesi gereken munzam (ek) bir süredir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1033’e göre; Taşıyan fazla beklemek istemiyorsa, (sürelerin bitiminden itibaren) starya veya sürastarya süresinin bitiminden 3 gün önce taşıtana bunu bildirmeye mecburdur. Bildirmezse yükleme veya sürastarya süresi, sonradan yapacağı ihbardan itibaren 3 gün geçmedikçe bitmez. (Bildirmezse 3 gün beklemesi gerekir. Buna munzam bekleme süresi denilir).
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Bekleme müddeti:
TTK.m.1033 - Yükleme müddeti veya bir sürastarya kararlaştırılmış ise sürastarya müddeti bittikten sonra taşıyan yükleme için fazla beklemeye mecbur değildir. Bununla beraber taşıyan fazla beklemek istemiyorsa, yükleme veya sürastarya müddetinin bitmesinden üç gün önce taşıtana bunu bildirmeye mecburdur; bildirmezse yükleme veya sürastarya müddeti, sonradan yapacağı ihbardan itibaren üç gün geçmedikçe bitmez.
Yukarda yazılı üç gün bütün hallerde takvime göre fasılasız olarak hesap olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
HIZLANDIRMA (ÇABUKLAŞTIRMA) PRİMİ (DİPENÇ MANİ)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyan tarafından taşıtana yüklemeyi çabuk yapması halinde, yine gönderilene boşaltmayı çabuk yapması halinde tasarruf edilen süre için ödenen paradır. Talep için açıkça kararlaştırılmış olması gerekir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

GEMİNİN YOLCULUĞU VE YÜKÜN VARMA LİMANINA TESLİMİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Varma limanından yükün boşaltılması ve gönderilene teslimi ile navlun sözleşmesinin ifası tamlanır. Boşaltma süresi ile ilgili kurallar TTK.m.1052 vd. da düzenlenmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada da boşaltma süresi ve kararlaştırılmışsa sürastarya süresi vardır. Yine sürastarya ücreti söz konusudur. Ancak boşaltma için 3 günlük bekleme yoktur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kırkambar sözleşmesinde ise; Gönderilen, kaptanın daveti üzerine gecikmeden malları teslim almaya mecburdur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
KONŞİMENTO
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Konşimento; Taşıyan tarafından tek taraflı olarak düzenlenen, malın gemiye yükletildiğini veya teslim alındığını belgeleyen, malın taşınması ve gönderilene teslim edilmesi taahhüdünü içeren, malı temsil eden kıymetli evraktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Hem çarter hem kırkambar sözleşmesi için geçerli. Konşimento, olağan olarak yükleme konşimentosudur. Ancak bazı hallerde tesellüm konşimentosu da düzenlenebilir. (Gemiye yüklemeden, taşınmak üzere alınmış mala ilişkin konşimento)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Konşimento yükletenin talebi üzerine taşıyan tarafından düzenlenir. Konşimento düzenlenmesi akreditif açısından zorunludur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Konşimento; emre, hamile ya da nama yazılı olarak düzenlenebilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

KONŞİMENTONUN FONKSİYONLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportLists]-->1- <!--[endif]-->Konşimento malın teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini belgelendirir. Bu açıdan makbuz
niteliğindedir. Konşimentoda ki kayıtlar (malın cinsi-miktarı) karine niteliğindedir. Buna karşılık yükün niteliği ve dış durumu ile ilgili olarak, taşıyan yükletenin beyanına uymayıp konşimento da gerçeği belirtebilir. Bu gibi kayıtları içermeyen konşimentolara “net” veya “temiz konşimento” denir. Bununla ilgili olarak TTK.m.1064’te sorumluluk hükmü getirilmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1064 - Taşıtan veya yükleten, malın cins veya kıymetinin konişmentoda yanlış gösterilmesine bilerek sebep olmuşsa, taşıyan, her türlü mesuliyetten kurtulur.
Donatanın taşıtan veya yükletenle anlaşarak konişmentoya hakikata aykırı kayıtlar koymuş olması yüzünden gelecek mesuliyetlerden dolayı taşıtan veya yükletene rücu hakkı bulunduğunu derpiş eden bütün anlaşmalar hükümsüzdür
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Malın taşınması ve teslimi taahhüdünü içermesi; Konşimento varma limanına, konşimentonun yetkili hamiline malın teslimi taahhüdünü içermektedir. Varma limanında malın bir tek nüshasına yetkili hamili malı teslim alma hakkına sahiptir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- Konşimento, taşınan malı temsil eder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
4-Konşimento bir kıymetli evrak niteliğindedir. (Emtia Senedi)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

NAVLUN SÖZLEŞMESİNDE TAŞIYANIN SORUMLULUĞU

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK’da taşıyanın sorumluluğu ile ilgili genel bir kural öngörülmemiştir. Navlun sözleşmesinden doğan borçların ihlaline bağlı olarak özel sorumluluk kuralları getirilmiştir. Bu kuralların bazıları emredicidir. Bunlar dışında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1- Taşıyanın; geminin denize, yola ve yüke elverişli olmamasından doğan sorumluluğu: Taşıyan bu nedenlerden doğan zararı karşılamak zorundadır. Bu sorumluluk ağırlaştırılmış bir kusur sorumluluğudur. TTK.m.1019/II ; Sorumluluktan kurtulma şartları belirtilmiştir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK.m.1019 - Her nevi navlun mukavelesinde taşıyan, geminin denize ve yola elverişli bir halde bulunmasını (Madde 817) ve soğutma tesisatı da dahil olmak üzere ambarların yükü kabule, taşımaya ve muhafazaya elverişli bir halde bulunmasını (Yüke elverişliliğini) temin etmekle mükelleftir.
Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan mesuldür; meğer ki; tedbirli bir taşıyanın sarf etmekle mükellef olduğu dikkat ve ihtimam gösterilmekle beraber eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkan bulunmamış olsun.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Taşıyanın yüke ilişkin özen borcunu kusurlu olarak yerine getirmemesi dolayısıyla ortaya çıkan hasarlardan sorumluluk: (TTK 1061-1062)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
A) Taşıyanın mesuliyeti:
I - Umumi olarak:
1. İhtimam derecesi:
TTK.m.1061- Taşıyan, malların yükletilmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamını göstermekle mükelleftir. Teslim alındıkları andan teslim edildikleri ana kadar geçen müddet içinde malların zıyaı veya hasarı yüzünden doğacak zararlardan taşıyan mesuldür; meğer ki, zıya veya hasar, tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemiyecek sebeplerden ileri gelmiş olsun.
2. Adamlarının kusurlarından dolayı:
TTK.m.1062- Taşıyan, kendi adamlarının ve gemi adamlarının kusurlarından, kendi kusuru gibi mesuldür.
Zarar geminin sevkine veya başkaca teknik idaresine ait bir hareketin veya yangının neticesi olduğu takdirde taşıyan yalnız kendi kusurundan mesuldür. Daha ziyade yükün menfaati icabı olarak alınan tedbirler geminin teknik idaresine dahil sayılmaz.
Tereddüt halinde zararın teknik idarenin neticesi olmadığı kabul edilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyan; malların yükletilmesi, istif edilmesi, taşınması ve boşaltılmasındaki özen borcunu yerine getirilmemesinden doğan zararlardan sorumlu olacaktır. Özen borcunu yerine getirdiğini ispatlarsa sorumlu olmayacaktır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyan, kendi adamlarının ve gemi adamlarının kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.Buna karşılık zarar; geminin sevk ve idaresi veya başkaca teknik idaresine ilişkin bir hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumludur.
TAŞINAN YÜKÜN UĞRAMIŞ OLDUĞU ZARARIN TESPİTİ VE BİLDİRİLMESİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyanın yükümlülüğü bazı sınırlamalara tabidir:
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1- Ticari değerlerle sınırlama
Yükün tamamen ya da kısmen ziyaı nedeniyle TTK 1061 ve 1062 uyarınca tazminat verilmesi gerekiyorsa, taşıyanın sorumluluğu malların limanındaki piyasa değeri ile sınırlıdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2- Yükün hasarı halinde sorumluluğun sınırlandırılması
Burada fark teorisi uygulanır. Hasarsız mal ile hasarlı mal arasındaki değer farkı sorumluluğa esas teşkil eder.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3- Tasminatın belirli bir tutar ile sınırlandırılması
Burada yükün cins ve değerinin yüklemeden önce bildirilmemiş ve bu beyanın konşimentoya yazılmamış olduğu durumlarda sınırlama söz konusudur. Bu sınırlama maktu bir sınırlamadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

SORUMLULUĞUN DÜŞMESİ

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK’nın 1067. maddesinde sorumlulukla ilgili olarak dava hakkının düşmesi düzenlenmektedir. Burada malların tesliminden veya teslim edilmesi gereken tarihten başlayarak 1 yıl içerisinde dava açılmazsa dava hakkı düşer.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3. Dava hakkının düşmesi:
TTK.m.1067- Malların tesliminden (Madde 1066, fıkra 1, cümle 1) veya teslim edilmiş olmaları icabeden tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye müracaat edilmediği takdirde,taşıyan aleyhine malların zıya veya hasarından dolayı her türlü mesuliyet davası hakkı düşer.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Sorumlulukla ilgili bazı kurallar emredicidir. (TTK m.1116) Bu durum sözleşme serbestisi açısından önemlidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

TAŞIYANIN HAKLARI

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyanın navlun sözleşmesinden doğan alacağı navlundur. Navlun dışında da çeşitli alacakları söz konusu olabilir. Örneğin; kurtarma ve yardımdan doğan alacaklar.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Navlunun borçlusu kural olarak taşıtandır. Bazı hallerde ise gönderilende navlun borçlusu haline gelebilir. Gönderilen malı kabul ettiği andan başlayarak navlun sözleşmesine ve konşimentoya göre navlunu ve teferruatını ödemek yükümlülüğü altında ise, navlun borçlusu haline gelecektir. (Ör: FOB satım. CIF girmez)
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Taşıyana alacaklarını teminat altına alabilmek için hapis hakkı ve kanuni rehin hakkı tanınmıştır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Hapis hakkının kapsamına, navlun, sürastarya ve bununla ilgili masraflar girer.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kanuni rehin hakkı ise TTK m.1077’de tanınmıştır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
II- Rehin hakkı:
1. Umumi olarak:
TTK.m.1077 - Taşıyan, 1069.m.de yazılı alacaklarından dolayı yük üzerinde rehin hakkını haizdir.
Rehin hakkı, yük alıkonduğu veya tevdi edildiği yerde bulunduğu müddetçe bakidir; teslimden sonra dahi, otuz gün içinde mahkemeye müracaat olunmak ve mal henüz gönderilenin zilyedliğinde bulunmak şartiyle devam eder.
İcra ve İflas Kanununun 145 ve mütaakıp maddeleri gereğince borçluya yapılması lazım gelen ihbar ve tebliğler gönderilene yapılır. Gönderilen bulunmaz veya yükü teslim almaktan imtina ederse ihbar ve tebliğlerin taşıtana yapılması lazımdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
I - Navlun hakkı:
1. Ödeme mükellefiyetinin doğumu:
TTK.m.1069- Gönderilen; malı teslim almakla navlun ve navlun teferruatından olan bütün masrafları ve sürastarya ücretini, teslim almanın dayandığı mu-kavele veya konişmento hükümlerine göre ödemeye, kendi hesabına Gümrük Resmi ödenmiş ve başka masraflar yapılmış ise bunları da vermeye ve kendine düşen
diğer bütün borçları ifaya mecbur kalır.
Taşıyan navlunun ödenmesi ve gönderilene düşen diğer borçların yerine getirilmesi karşılığında malı teslime mecburdur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

DENİZ KAZALARI İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1) Müşterek avarya; Burada, ortak bir tehlikeden korunmak amacıyla bilinçli olarak fedakarlık yapılması halinde bunun sonuçlarına ilgililerin katılmaları söz konusudur. Örneğin; Geminin batmaktan kurtarılması için yükün bir kısmı denize atılmışsa buna sadece taşıtan katılmamalıdır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Kanun burada sadece sergüzeşt terimini kullanıyor.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Müşterek bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi ve yükü tehdit eden tehlikeden onları korumak amacıyla, makul bir hareket tarzı oluşturacak biçimde, bilinçli yapılan olağanüstü fedakarlıklar ve olağanüstü masraflar, gemi ve yükün tamamen veya kısmen kurtarılması halinde müşterek avarya oluşturur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Burada gemi ve yük açısından bir kader birliği vardır. Fedakarlık gemi ve yükü ortak bir tehlikeden korumak amacıyla yapılmalıdır. İradi, bilinçli olmalıdır ve makul olmalıdır. Bunun sonucunda da bir faydalı sonuç elde edilmelidir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
1. Müşterek avarya:
TTK.m.1179 - Müşterek bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi ve yükü tehdit eden bir tehlikeden onları korumak maksadiyle ve makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde ve bile bile, fevkalade bir fedakarlık yapılması veya fevkalade bir masrafa katlanılması halinde "Müşterek avarya hareketi" mevcut sayılır ve bu hareketin ancak doğrudan doğruya neticesi olan zarar veya masraflar müşterek avaryadır.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
NELER MÜŞTEREK AVARYA OLABİLİR?
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Denize mal atma, hafifletme, karaya oturtma olabilir ya da, kurtarma yardım avaryası, yangın söndürme avaryası, barınma avaryası olabilir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Müşterek avarya kapsamındaki zarar ve masrafların, gemi, yük ve navlun arasında paylaştırılması işlemine “dispeç” denir. Bu paylaşma dispeç raporu ile belirlenir. Dispeç raporunu hazırlayan kişilere ise “dispeççi” denir. TTK m.1208’de dispeç yaptırma yükümlülüğü getirilmiş.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
2) Çatma; İki yada daha çok geminin birbirleriyle çarpışmasına çatma denir. TTK m.1216 vd. da düzenlenir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK m.1217’e göre; Çatma gemilerden birinin gemi adamlarının kusurundan meydana gelmiş ise, o geminin donatanı zararı tazmine mecburdur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK m.1218’e göre; Müşterek kusur varsa, kusurun ağırlığı oranında ilgili gemilerin donatanları sorumludur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK m.1216’da kusursuz çatma düzenlenmiştir. Bu durumda uğranılan zararın tazmini istenemez.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
Çatma
A) Kusursuz çatma:
TTK m.1216- Çatma umulmayan bir hal veya mücbir kuvvet yüzünden vukua gelmiş veya neden ileri geldiği anlaşılamamışsa çarpışan gemilerin yahut gemilerde bulunan can ve malların çatma yüzünden uğradıkları zarar için tazminat istenemez.
B) Kusurlu çatma:
I - Bir taraflı kusur:
TTK m.1217- Çatma gemilerden birinin gemi adamlarının kusurundan ileri gelmişse, zararı o geminin donatanı tazmine mecburdur.
II - Müşterek kusur:
TTK m.1218- Çatma; çarpışan gemilerin gemi adamlarının müşterek kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları çatma yüzünden gemilerin veya gemide bulunan malların uğradıkları zararı kusurlarının ağırlığı nispetinde tazmin etmeye mecburdurlar.
Gemide bulunan bir insanın ölümünden veya yaralanmasından yahut sıhhatinin bozulmasından doğan zararlardan, gemilerin donatanları zarar görene karşı müteselsilen mesul olurlar.
Donatanların birbirine karşı olan münasebetlerinde bu gibi zararlar için dahi birinci fıkra tatbik olunur.
III - Mecburi kılavuzun kusuru:
TTK m.1219- Gemi mecburi kılavuz tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı mesul olmaz; meğer ki, gemi adamlarından olan kimseler kendilerine düşen vazifeleri yapmamış olsunlar.
C) Çatma olmaksızın zarar:
TTK m.1220- Gemi bir manevrayı yapmak veya yapmamak suretiyle yahut nizamlara riayetsizlik yüzünden başka bir gemiye yahut gemide bulunan can veya mallara çatma olmaksızın, bir zarar verirse bu kısım hükümleri tatbik olunur.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
3) Gemi alacaklısı hakkı; Gemi ve navlun (deniz serveti) üzerindeki kanuni rehin hakkıdır. Önemini; Gemi alacaklısı sahibinin alacağını, deniz servetinden ipotekle teminat altına alınmış veya alınmamış bütün alacaklardan öncelikle elde edebilmesinde gösterir.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
TTK m.1235; Hangi hallerde, gemi alacağı hakkının doğacağını 10 bend halinde saymıştır. Örneğin; gemi adamlarının hizmet ve iş sözleşmesinden doğan alacakları.
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
4) Yük alacaklısı hakkı; TTK m. 1258’de öngörülen hallerde, yük üzerinde de kanuni bir rehin hakkının doğması öngörülmüştür. Taşıyanın navlun sözleşmesinden doğan kanuni rehin hakkı, diğer bütün yük alacaklısı haklarından sonra gelir
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->